Ramazan’da Kendimize Soracağımız Sorular

RAMAZAN ÖZEL

Gökteki takvimler hiç durmuyor. Duvarlarımızdaki takvimler de birer birer tükenmekte... Haftalar, aylar bitmekte, yıllar değişmekte... Gâfiller; günlerini gün etmenin derdiyle ömürlerini çürütürken; ârif gönüller; «Acaba Ramazân-ı Şerîf’in af ve mağfiret iklîminden tertemiz çıkabilir miyim?» suâlinin endişesinde...

Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede; “Nihâyet o gün (dünyada faydalandığınız) nîmetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (et-Tekâsür, 8) buyurmaktadır. Müʼmin, dâimâ bu hakîkatin tefekkürü içinde yaşamalıdır.

Zira son nefesimizin zamanı meçhul… Dolayısıyla bizi ebedî hayatta felâha erdirecek bir hesaba hazırlık için, gün, bugündür. Âhiret azığımızın tedâriki demek olan amel-i sâlihler için, dem, bu demdir. Her hâlimiz ilâhî kameralar tarafından kaydedilmekte ve kıyâmet günü bize verilecek olan dosyamıza kirâmen kâtibîn melekleri tarafından, hiçbir eksik bırakılmadan yazılmaktadır. Nitekim bu hakikat şöyle bildirilmektedir:

“Kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. «Vay hâlimize!» derler, «Bu nasıl kitapmış! Küçük-büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!..»” (el-Kehf, 49)

BEŞ ŞEY GELMEDEN EVVEL BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİL!

Sahip olduğumuz nîmetlerden tek tek hesaba çekileceğimiz ve o nîmetler husûsunda gafletten sakınmamız gerektiği, hadîs-i şerîflerde bizlere şöyle telkin ediliyor:

“Kıyâmet günü hiçbir kul; ömrünü nerede tükettiğinden, (Kur’ân ve Sünnet) ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücûdunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 1)

“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve ölümünden önce hayatını!” (Buhârî, Rikâk, 3; Tirmizî, Zühd, 25)

RAMAZAN AYINDA KENDİMİZE YÖNELTECEĞİMİZ SORULAR

Hamd olsun, bir Ramazân-ı Şerîf’in daha af ve mağfiret iklimine giriyoruz…

Peygamber Efendimiz’in beyânıyla:

“Kim, inanarak ve sevâbını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini (ihlâsla) ihyâ ederse geçmiş günahları affolunur.” (Buhârî, Terâvih, 46) buyurduğu bereketli bir mevsimdeyiz…

Hazret-i Ömer –radıyallahu anh-’ın; “(İlâhî mahkemede) hesaba çekilmeden evvel nefislerinizi hesaba çekiniz.” (İbn-i Kesîr, Tefsîr, I, 27) diyerek kendini hesaba çekmesi gibi, bizler de soralım kendimize:

Bu rahmet ayının teşrîfiyle bizim de gönüllerimizde merhamet pınarları kaynamaya başladı mı?

Gözlerimiz ihtiyaç sahiplerini bulmak için büyük bir gayret içerisine girdi mi?

Dilimiz, yüreklere huzur ve muhabbet tevzî ediyor mu?

Kalbimiz, kimsesizlerin, gariplerin ve yalnızların feryatlarını işitmek için gayret sarf ediyor mu?

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Sayı: 136