Ramazan Ayının 5 Güzelliği

RAMAZAN ÖZEL

Ramazan ayının faziletiyle ilgili hadislerde değişik rivayetler vardır. İşte bunlar arasından seçtiklerimizle Ramazan'ın 5 güzelliği... 

Ramazan ayı İslam inancının kendisine yüklediği önem sebebiyle halk arasında “Onbir ayın sultanı” ve “Şehr-i Mübârek” (Mübârek Ay) olarak kabul edilmiştir. Ramazan ayı Müslümanların değerlendirmek için adeta yarış yaptığı en önemli aydır. Bu ay halk tarafından değer atfedilen üç aylardan birisi olduğu gibi aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in nâzil olduğu aydır. “Ramazan ayı, doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.”[1]

Ramazan ayı cahiliye döneminde de bilinen bir aydı. Cahiliye döneminde kendisine bir kutsiyet atfedilmemiş yani kan dökülmesi ve savaşılması yasak edilmemişti. Bu ayın ayrıcalıklı olması İslâmiyetle birlikte olmuştur. Bu ay on iki ay içinde ismi Kur’an’da anılan tek aydır. Kur’an’ın bu ayda indirilmesi, bin aydan hayırlı Kadir Gecesi’nin bu ayda olması, İslâmın temel ibadetlerinden birisi olan orucun tutulması, terâvih kılınması, mukâbele okunması, iftar yapılması, sahura kalkılması, itikâfa girilmesi ve fıtır sadakasının verilmesi gibi ibadetlerin bu ayda yapılması, İslam dininin dolayısıyla Müslümanların bu aya ayrı bir önem vermesine sebep olmuştur.

RAMAZAN’IN BEŞ GÜZELLİĞİ

Ramazan ayı bütün hayırları ve bereketleri içerisinde toplamıştır. Yıl içerisinde kişiye ulaşan her bereket ve hayır, sonsuz olan Ramazan ayının bereket denizinden bir damladır. Bu ayda oluşan birlik, yıl boyunca oluşacak birliğin sebebidir. Bu ayda oluşan tefrika/ayrılık, yıl boyunca oluşacak tefrikanın sebebidir.[2] Bu ayın faziletiyle ilgili hadislerde değişik rivayetler vardır. Bunlardan bazısı şöyledir:

  1. Mübârek Bir Ay

Ramazan ayı gelince bazı değişimler olmaktadır. Bunlardan bazısı, semâ kapılarının açılması, cehennem kapılarının kapanması, şeytanların zincire vurulması vb. “Ramazan ayı gelmiştir. O mübârek bir aydır. Allah o ayda size orucu farz kıldı. O ayda cennet kapıları açılır; cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur. Onda bin aydan hayırlı bir gece vardır. Kim Kadir Gecesi’nin hayrından mahrum kalırsa, her hayırdan mahrum kalmıştır.”[3]

  1. Kur'ân Mukâbelesi

Ramazan ayı aynı zamanda Rasûlüllah’ın (s.a.v.) Cebrail’e (a.s.) Kur’an’ı arz ettiği aydır. “Rasûlüllah her yıl Ramazan ayında Cibril’e Kur’an’ı arz ederdi. Vefât ettiği yıl iki defa arz etti.”[4]

  1. Yardımlaşma Ayı

Selman el-Fârisî’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) Şâban ayının sonunda hutbede şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Mübârek ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Onda bin aydan hayırlı bir gece vardır. Allah onda (Ramazan ayında) orucu farz kılmış, gece ibadetini de tavsiye etmistir. Kim Ramazan ayında nafile bir ibadet yaparsa, diğer aylarda farz bir ibadeti yapmış gibidir. Kim Ramazan ayında farz bir ibadeti yaparsa, diğer aylarda yetmiş farz ibadeti yapmış gibidir. O sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. O yardımlaşma ayıdır ve o ayda mü’minin rızkı artar. Kim bir oruçluyu iftar ettirirse bir köle azat etmiş gibi olur ve günahları için de bağışlanma olur.”

Dediler ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz? Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bu sevabı, oruçluya bir yudum süt içirene, bir hurma yedirene veya biraz su ikram edene de verir. Kim bu dünyada bir oruçluyu doyurursa, günahları için bir bağışlanma olur ve Allah kıyamet günü ona benim havuzumdan su içirir, bir daha susamaz nihayet cennete girer. Şu da var ki, ona oruç tutanın ecri gibi vardır. İftâr ettirenin sevabından bir şey eksilmez. Bu ayın evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluştur. Kim emri altındakilerin yükünü o ayda hafifletirse, Allah onu cehennemden kurtarır.”[5]

  1. Herkesin Amelinin Karşılığını Eksiksiz Aldığı Ay

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Ramazanda önceki ümmetlere verilmeyen beş özellik benim ümmetime verildi: Oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlu için iftar edinceye kadar melekler istiğfarda bulunur. Allah onlar için her gün cennetini süsler ve (cennete) şöyle der:

Kullarımdan sıkıntı ve ezanın gitmesi ve sana gelmesi yakındır. Şeytanların azgınları bağlanır, Ramazanın dışında yaptıklarını yapamazlar. Ramazanın son gecesinde mü’minler bağışlanır.” Denildi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Bağışlanma günü Kadir Gecesi midir? Rasûlüllah (s.a.v.): “Hayır; fakat amel eden amelini bitirdiği zaman karşılığını eksiksiz alır.”[6]

Ebû Hüreyre’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Ramazan ayı gelince semânın kapıları açılır; cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”7 Müslim’in yine Ebû Hüreyre’den bir rivâyetinde “Rahmet kapıları açılır.” bir rivâyetinde de “Cennet kapıları açılır.” şeklindedir.

  1. Bağışlanma Ayı

Ramazan ayı, bağışlanma ve günahlardan arınma ayıdır. Selmân el-Farisî’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayının evveli rahmet, ortası bağışlanma, sonu ise cehennemden kurtuluştur.”[8]

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.): “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa o kimsenin geçmiş günahları affedilir.” buyurdu.[9]

Ramazan ayın bağışlanma ayı olduğuna işaret eden ayrıca şu hadis vardır. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Âmîn, âmîn, âmîn.” Kendisine denildi ki: Ey Allah’ın elçisi! Sen minbere çıkınca “Âmîn, âmîn, âmîn” dedin. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Cebrail bana, Ramazan ayına yetişip de günahları affolunmayan kişiyi Allah cehenneme girdirsin ve rahmetinden uzaklaştırsın. “Âmîn de” dedi. Ben “Âmîn” dedim.” Sonra Cebrail:

“Ana babasına veya onlardan birisine sağlığında kavuşup da onlara iyi davranmadan ölürse Allah onu cehenneme girdirsin ve rahmetinden uzaklaştırsın. “Âmîn de” dedi. Ben “Âmîn” dedim.” Sonra şöyle dedi:

Yanında senden söz edilince sana salavât getirmeden ölen kimseyi de Allah cehenneme girdirsin ve rahmetinden uzaklaştırsın. “Âmîn de” dedi. Ben “Âmîn” dedim.”[10]

Bir başka hadiste Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Beş vakit namaz, iki Cuma ve iki Ramazan büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir.”[11]

İnsanların sahip olması gereken bazı hasletler vardır. Yardım sever olmak, cömert olmak, merhametli olmak gibi. Bu hasletlere sahip olmak her zaman güzel olmakla birlikte bunları Ramazan ayında artırmak daha güzeldir. Bu ayda yapılan nâfile ibadet farz gibi farz ibadet de yetmiş farz ibadet gibi değerlendirilmektedir. Yine bu ayda sadaka vermek ve umre yapmak kat kat sevap getiren ibadetlerdir. Enes’ten (r.a.) rivâyet edilen bir hadiste, Rasûlüllah (s.a.v.) “En faziletli sadakanın Ramazan ayında verilen sadaka”[12] , Buhârî ve Müslim’de rivâyet edilen bir hadise göre “Ramazanda umre yapmanın hacca eşdeğer” veya Hz. Peygamber’le “beraber haccetmeye eşdeğer” olduğu belirtilmiştir.[13]

Ramazan ayında Müslümanların bağışlanması için birçok sebep sayılabilir: Gündüzleri oruç tutulur, geceleri ibadet edilir. Son on gecesinde olması muhtemel Kadir Gecesi ihya edilir, oruçlulara iftar ettirilir ve çalışanların yükü hafifletilir. Bol bol zikir yapılır ve istiğfar edilir. Melekler, iftar edinceye kadar oruçlu için bağışlanma dilerler. Bu mübârek ayda kendimiz için yaptığımız gibi Müslümanların hayrı ve kurtuluşu için dua etmeyi unutmamalıyız. Sıkıntısı olan kardeşlerimiz hakkında özellikle onların gıyabında onlar için dua edelim. Bu aynı zamanda meleklerin bize dua etmesinin de bir yoludur. “Her kim orada hazır olmayan bir din kardeşi için dua ederse kendisine tevkil edilmiş olan melek, “amin” ve onun bir misli senin için olsun der.”[14]

Dipnotlar:

1) Bakara, 2/185. 2) İmâm Rabbânî, Mektûbât, s. 57- 58, (4. Mektup). 3) Ahmed b. Hanbel, II, 230, 385, 425; Nesâî, Savm, 3. 4) Buhârî, Menâkıb,25; Müslim, Fedâil, 50;Fedâilu’s-Sahâbe, 98,99; İbn Mâce, Cenâiz, 64. 5) İbn Huzeyme, Sahîh, III, 191; İbn Ebi’d-Dünya, Fezâilu Ramazan, I, 69, (Hadis no: 41). 6) Ahmed b. Hanbel, II, 292; Tahâvî, Müşkilu’l-âsar, IV, 142; Heysemî, a.g.e.,, III, 140; İbn Hacer, el-Metâlibu’l-âliye, I, 274-275, (Hadis no:932). 7) Buhârî, Savm,5; Müslim, Sıyâm, 1-2. 8) Sââtî, Fethu’r-rabbânî, IX, 233. 8) Buhârî, Salâtü’t-Terâvîh,1; Savm,6;Müslim, Salatü’l-Müsâfirîn, 175,176. 10) İbn Hıbbân, Sahîh, II, 131, (Hadis no:904); Ahmed b. Hanbel, II, 254; Buhârî, el-Edebü’l-müfred, (Hadis no: 644,646); Münzirî, et-Tergîb ve’t-terhîb, II, 93, 506- 508. 11) Müslim, Taharet, 14- 16; Tirmizî, Salat, 46. 12) Tirmizî, Zekât, 28; Ali el-Muttakî, Kenzü’l-ummâl, VI, 399; Suyûtî, el- Câmiu’s-sagîr, I, 50;Münâvî, Feyzü’l-kadîr, II,38. 13) Buhârî, Umre, 4; Müslim, Hac, 221- 222. 14) Müslim, Zikr ve’d-Dua, 87.

Kaynak: Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karabacak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 364