Peygamberimizin Siması

PEYGAMBERİMİZ

Peygamberimizin güzel siması nasıldı?

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in etrafına îtimat ve huzur telkin eden mübârek yüzü, yüzlerin en güzel ve en temizi idi. Zira Oʼnun gönül dünyasının kâ‘bına varılmaz güzelliği, sûretine aksetmişti.

Yahudî âlimlerinden Abdullah bin Selâm, hicrette merakla Allah Rasûlü’nü sormuş, mübârek yüzlerini görünce de:

“Bu yüz aslâ yalan söylemez!” diyerek müslüman olmuştu.

Çünkü O’ndaki güzellik, heybet, nûrâniyet ve letâfet o derecedeydi ki, Allâh’ın peygamberi olduğuna dâir, ayrıca bir mûcize ve delile ihtiyaç yoktu.

O Gül Yüzü Görselerdi...

Hazret-i Âişe vâlidemiz, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in nurlu sîmâsını şu şekilde anlatırdı:

“Mısır ahâlisi, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yüzünün güzelliğini işitmiş olsalardı, Yûsuf’un o câzip güzelliği kendilerine bir değer ifâde etmezdi. Züleyhâ’yı kötüleyen kadınlar, Rasûl-i Ekrem’in nur gibi parlayan alnını görselerdi, elleri yerine kalplerini keserlerdi.”

Rahmet Peygamberi

Nebiyy-i Muhterem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼin engin şefkat ve merhamet dolu hâlinden birkaç hususu Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz, şu şekilde nakleder:

“O, hiç kimseyi ayıplamaz, kötülüğe mukâbele etmez, af ve hoşgörüyle muâmele eder, (sûizandan ve) kötülükten uzak kalırdı. Nefsi için bir kimseden intikam almış değildir. Hiçbir köle ve hizmetçiye, hattâ bir hayvana bile haksızlıkla dokunma­mıştır...” (Müslim, Fedâil, 79)

Kaynak: Üsve-i Hasene, Erkam Yayınları