Peygamberimizin Sefer Duası

Nübüvveti

Yahudilere vurulan son darbe Hayber Seferi’nin sebepleri nelerdir? Peygamberimizin (s.a.s.) okuduğu sefer duası.

Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında yapılan Hudeybiye Muâhedesi’ni, görü­nüşteki durumuyla İslâm cephesinin kuvvetsizliğine hamleden münâfıkların bu tavrına Hayber[1] Yahûdîleri de katılmıştı. Bir müddet sonra da, daha önce sürgün edilen Yahûdî kabîlele­rinden aralarına sığınmış olanların körüklemesiyle Hayber’de büyük bir fesat ocağı tutuştu. Yahûdîler, Gatafân kabîlesine birlikte hareket etmeleri karşılığında bir yıllık mahsullerinin yarısını vermeyi taahhüd ettiler. Onlara Gatafân kabîlesi de dâhil olunca, hep birlikte kötü niyetlerini fiile dökmek için harekete geçtiler. Medîne’ye bir ordu göndermeyi plânladılar.[2]

HAYBER NEDEN FETHEDİLDİ?

Yahûdîlerin bu tavrı üzerine Allâh Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem, ashâbından Abdullâh bin Revâha’yı barış için Hayber’e gönderdi. Ancak gelen red cevâbı karşısında, ashâbına Hayber Gazâsı’na çıkılacağını îlân ederek:

“–Bizimle ancak cihâdı isteyenler gelsin!..” buyurdu. (İbn-i Sa’d, II, 92, 106)

Çünkü harp, kaçınılmaz olmuştu. Diğer taraftan Medîne, Hayber’le Mekke arasında idi. Dolayısıyla ne zaman müşriklerle bir harp yapılsa, Hayber, Müslümanların arkasında büyük bir tehlike arz ediyordu.

Emr-i Peygamberî’yi duyan Ashâb-ı Kirâm, seve seve gazâ dâvetine icâbet etti. Ancak Allâh Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem, bir taraftan ashâbını cihâda çağı­rırken, diğer taraftan da Hudeybiye’de bulunmayanları orduya kabûl etmedi. Çünkü daha önceki harplerde aralarına ganîmet maksadıyla sızan münâfıkların en zor anlarda yaptıkları ihânetler, îmân ordusu için çok yıpratıcı olmuştu. Şimdi de aynı kimseler, zengin Yahûdî­lerin göz kamaştıran servetlerinden pay alabilmek düşüncesiyle harbe iştirâk etmek is­tiyorlardı. Bunun için Hudeybiye’de bulunanların dışındakilerden sâdır olan harbe iştirâk talebi, geri çevrildi. Zâten Cenâb-ı Hakk’ın emri de bu istikâmette idi:

“…(Ey Resûlüm! Onlara) de ki: Siz aslâ bizim peşimize düşmeyeceksiniz!...” (el-Fetih, 15)

Müslümanların Hayber’e gitmek üzere hazırlanmaları, Peygamber Efendimiz’le antlaşmalı bulunan Medîne Yahûdîlerini çok kaygılandırdı ve harekete geçirdi. Bunlar, Efendimiz’in Kaynukâ, Nadîr ve Kurayza Yahûdîlerini mağlûb ettiği gibi Hayber Yahûdîlerini de mağlûb edeceğini anladılar. O esnâda, Müslümanlarda az veya çok bir alacağı olup da onu almak için mü’minlerin yakasına yapışmayan hiçbir Yahûdî kalmadı.

PEYGAMBERİMİZİN OKUDUĞU SEFER DUASI

Allâh Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem ordusuyla hareket ettiğinde, her harpte olduğu gibi Cenâb-ı Hakk’a şu duâ ile ilticâ ediyordu:

“Ey yedi kat göklerin ve altındakilerin, yedi kat yerlerin ve içindekilerin, şeytanların ve sapıttıklarının, rüzgârların ve savurduklarının Rabbi olan Allâh’ım! Biz Sen’den bu beldenin, ahâlîsinin ve içinde bulunan şeylerin hayrını istiyoruz! Bu beldenin, ahâlîsinin ve içinde bulunan şeylerin şerrinden de Sana sığınıyoruz!”[3] (İbn-i Hişâm, III, 379; Vâkıdî, II, 642)

Yolda giderken Müslümanlar yüksek sesle; “Allâhu ekber! Allâhu ekber! Lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!” diyerek hep birden tekbîr getirmeye başladılar. Bunun üzerine Allâh Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Nefislerinize karşı merhametli olun! Zîrâ sizler, sağır birisine hitâb etmiyorsunuz, muhâtabınız gâip de değildir. Siz, gören, işiten, (nerede olursanız olun) sizinle olan bir Zât’a, Allâh’a hitâb ediyorsunuz. Duâ ettiğiniz Zât, her birinize, bineğinin boynundan daha yakındır.” (Buhârî, Deavât 50, 67; Müslim, Zikr, 44)

Dipnotlar:

[1] Hayber, Medîneʼnin 180 km kuzeyindedir. [2] Bkz. Vâkıdî, II, 530-531, 566, 640; İbn-i Sa’d, II, 92. [3] Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- herhangi bir yerleşim birimine gireceği zaman orayı gördüğünde dâimâ bu duâyı okurlardı. (Hâkim, I, 614/1634)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları