Peygamberimizin Ayrım Gözetmeyen Merhameti

Şahsiyeti

Peygamber Efendimiz’in düşman ve kâfirlere karşı davranışı nasıldı?

Ebû Basra el-Gıfârî (r.a.) Müslüman olmadan önceki hâlini şöyle anlatır:

Hicret ettiğimde Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e geldim. Bu hâdise, Müslüman olmamdan önceydi. Efendimiz, âilesinin günlük gıdâsını temin ettiği küçük bir koyunu benim için sağıverdi. Sütün tamamını içtim. Sabah olunca İslâm’a girdim. Peygamberimizin hâne halkı:

“–Geçen gece olduğu gibi bu gece de aç uyuyabiliriz.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah koyunu benim için tekrar sağdı. Bu sefer ondan birazcık içince kandım. Resûlullah:

“–Doydun mu?” buyurdu.

“–Yâ Resûlallâh! Önceki gün daha çok süt içtiğim hâlde doymamıştım, ancak bugün azıcık sütle doydum!” dedim. Nebî:

“–Kâfir yedi bağırsağıyla yer, mü’min ise bir bağırsağıyla yer.” buyurdu. (Ahmed, VI, 397)

Hazret-i Peygamber, bir müşriğin yaptığı bu kabalık ve bencillik karşısında hiçbir şey söylemedi. Âile efrâdıyla birlikte aç olarak yattılar, hiçbir hoşnutsuzluk ve kırgınlık alâmeti göstermediler. Bu yüksek ahlâk karşısında müşrik de insâfa gelip Müslüman oldu.

Hazret-i Peygamber, âlemlere rahmet olarak gönderildiği için O’nun sevgi ve merhameti her canlıyı ihâta eder. Bir gün kendisinden müşriklere lânet etmesini istediler. O ise:

“Ben lânetçi olarak değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim.” buyurdu. (Müslim, Birr, 87)

Müslümanlığı teblîğ etmek için Tâif’e gittiği zaman, câhil, putperest ve egoist Tâif halkı kendisini taşlamışlardı. Allah Resûlü geri dönmüş, derin kederler içinde yürürken Cenâb-ı Hak, Cebrâîl (a.s.) ile Dağlar Meleği’ni gönderdi. Melek, ne isterse yapacağını, isterse oradaki iki dağı Tâiflilerin başına geçireceğini bildirdi. Âlemlere Rahmet Efendimiz ise:

“–Hayır, ben Cenâb-ı Hakk’ın onların neslinden sadece Allâh’a ibâdet edecek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkarmasını dilerim.” buyurdu. (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 7; Müslim, Cihâd, 111)

Tâif halkı, hicrî 9. seneye kadar inançsızlıkta şiddetle direnip Müslümanlara pek çok zâyiât verdirdi. Nihâyet Müslümanlar:

“–Yâ Resûlallâh! Sakîf Kabîlesi’nin okları ve mızrakları bizi yaktı, perişan etti. Onlara bedduâ ediniz!” dediğinde:

“–Yâ Rabbî! Sakîf Kabîlesi’ne hidâyet nasîb eyle! Onları bize gönder!” diye niyâz etti. Duâsı neticesinde bir müddet sonra Tâif halkı, Müslüman olmak üzere Medîne-i Münevvere’ye geldi. (İbn-i Hi­şâm, IV, 134; Tirmizî, Menâkıb, 73/3942)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları