Peygamberimize “Ya Resulallah” Denmesinin Hikmeti

Nübüvveti

Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz’e karşı yapılacak en ufak bir hürmetsizliğin bile, önceden yapılmış olan sâlih amelleri boşa çıkaracağı îkâzında bulunmuş; mü’minlere, O’nunla büyük bir edep ve nezâket üzere konuşmalarını emretmiştir.

Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Ey îmân edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin! Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi, Peygamber’e karşı yüksek sesle konuşmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.

Allah Rasûlü’nün huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allâh’ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara, mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. (Rasûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranlara gelince, onların çoğu aklı ermez kimselerdir.” (el-Hucurât, 2-4)

“(Ey mü’minler!) Peygamber’i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın!..” (en-Nûr, 63)

YA RESULULLAH!

İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhumâ- bu âyet-i kerîme hakkında şöyle buyurur:

“İnsanlar, Allah Rasûlü’ne; «Yâ Muhammed, ey Ebû’l-Kāsım» diye hitâb ediyorlardı. Allah Teâlâ, Nebîsi’nin şerefini yüceltmek için onları böyle hitâb etmekten nehyetti. Bundan sonra insanlar, «Yâ Nebiyyallah, yâ Resûlâllah!» diye hitâb ettiler.” (Ebû Nuaym, Delâil, I, 46)

Cenâb-ı Hakk’ın Peygamber Efendimiz’e lûtfettiği izzet, şeref ve ikramları bunlardan ibâret kalmayıp âhirette de ebediyyen devam edecektir. Nitekim âyet-i kerîmede:

“Rabbin Sana mutlaka verecek Sen de râzı olacaksın!” buyrulmaktadır. (ed-Duhâ, 5)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Fahr-i Âlem - Hâbîb-i Hüdâ Hz. Muhammed Mustafâ, Erkam Yayınları