Peygamberimize Verilen İlahi İkram 'Kadir Gecesi'

RAMAZAN ÖZEL

Kadir gecesi, peygamberler içinde yalnız Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe ve O’nun hürmetine ümmet-i Muhammed’e bahşedilen husûsî bir ikrâm-ı ilâhîdir. Rabbimiz’in, böylesine muhteşem bir mânevî hazineyi ihsân etmesi, Oʼnun Habîbʼine olan engin muhabbetinin bir tezâhürüdür.

Ramazân-ı Şerîf’in bir kısmı artık geride kaldı. Fakat önümüzde hâlâ son derece kıymetli günler var. Zira Ramazân-ı Şerîf’in büyük bir lûtuf ayı olmasının en mühim sebeplerinden biri, “Kadir Gecesi” gibi muazzam ilâhî ikramı içinde barındırmasıdır.

Kadir gecesi, ilâhî mağfiretin coşup taştığı, ümmet-i Muhammed’e sonsuz ihsanların bahşedildiği bir gecedir. Kadir gecesi, peygamberler içinde yalnız Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe ve O’nun hürmetine ümmet-i Muhammed’e bahşedilen husûsî bir ikrâm-ı ilâhîdir. Rabbimiz’in, böylesine muhteşem bir mânevî hazineyi ihsân etmesi, Oʼnun Habîbʼine olan engin muhabbetinin bir tezâhürüdür.

Bu sebeple, dâimâ Rasûlullah Efendimiz’e minnettar kalmalı, O’nun ne büyük bir lûtf-i ilâhî olduğunu idrâk etmeliyiz. Zira âyet-i kerîmede buyrulur:

“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allâh’ın âyetlerini okuyan, kendilerini (kötülüklerden ve inkârdan) temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lûtufta bulunmuştur…” (Âl-i İmrân, 164)

Böylesine kadri yüce bir Peygamber’e ümmet olduğumuz için de Cenâb-ı Hakk’a şükrümüzü artırmalıyız.

Yine Kadir gecesinin müstesnâ fazîleti sebebiyledir ki, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, o geceyi Ramazan geceleri içinde bizzat aramış ve bunu ümmetine de emir buyurmuştur.

Bu ilâhî hazineden mahrum kalmamak için Kadir gecesini, Ramazan’ın ilk gecesinden itibâren ve bilhassa yirmisinden sonraki tek gecelerde aramak gerekir. Kadir gecesi, umûmî kanaate göre Ramazan’ın 27ʼnci gecesidir. Fakat başka zamanlara da denk gelebildiği için, bütün Ramazan gecelerine ayrı bir îtinâ göstermek gerekir.

Yine bu gece, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûlüyle nurlanmış, bu gecenin ihtişâmına binâen, hakkında müstakil bir sûre indirilmiştir. Dolayısıyla bu müstesnâ vakit, Kur’ân ile daha yakından hemhâl olma vaktidir.

Bu gece, Cebrâil -aleyhisselâm- ve diğer meleklerin akın akın yeryüzüne indirilmesi ile de ayrı bir rûhâniyet kazanmıştır. Mü’minlere görülmez nûrânîler tarafından selâm verilen, feyz ve bereket dolu bu gecenin kıymetini, şu hadîs-i şerîf ne güzel beyân etmektedir:

“Kadir gecesini, fazîlet ve kudsiyetine inanarak ve sevâbını yalnız Allah’tan bekleyerek ibadet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı (ve diğer borçları) hâriç- geçmiş günahları bağışlanır.” (Müslim, Müsâfirîn, 175/760)

Cenâb-ı Hak, Kadir gecesi vesîlesiyle bin ayın, yani 83 küsur yıllık bir ömrün faziletini ve ecrini mü’minlere bir gecede ihsân ediyor. Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Ramazan’da Allâh’ın öyle bir gecesi vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Kim o gecenin hayrından mahrum kalırsa gerçekten büyük bir kazançtan mahrum kalmış olur.» (Nesâî, Sıyâm, 5; Ahmed, II, 230, 385, 425)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2020 – Mayıs, Sayı: 411