Peygamberimiz (s.a.v) Bir Hata ve Kusur Gördüğünde Ne Yapardı?

Şahsiyeti

Peygamberimiz (s.a.v) sahabiler arasında bir hata veya kusur gördüğünde ne yapardı? Onlara nasıl nasihat ederdi? Zarafet ve letafet örneği Efendimizin (s.a.v) hata ve kusurlar karşındaki tavrı...

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’deki nezâket, zarâfet bambaşka bir güzellik arz ederdi.

Meselâ muhataplarında gördüğü hata ve kusurları yüzlerine vurmaz da âdetâ kendisine galat-ı ru’yet (yanlış görmek) izâfe ederek şöyle derdi:

“Bana ne oluyor ki ben şöyle şöyle görüyorum?” (Bkz. Buhârî, Menâkıb, 25; Müslim, Salât, 119)

Yine bir defasında bir mecliste deve eti yenmiş ve birisinden gayr-i ihtiyârî uygun olmayan bir ses çıkmıştı. Efendimiz o kimsenin rencide olmaması, utanıp üzülmemesi için;

“Deve eti yiyenler yeniden abdest alsın.” buyurdu. (Bkz. İbn-i Asâkir, Târîhu Dimaşk, LXII, 373 [12878])

Bu ne muhteşem incelik ki;

Bir kişiyi utandırmamak için deve eti yiyen herkese abdest aldırmış oldu.

Ebû Kursâfe -radıyallâhu anh- şöyle der:

“Ben, annem ve teyzem, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in huzûruna, bey‘at etmek için gitmiştik. Huzûr-i âlîlerinden ayrıldığımızda, annem ve teyzem bana şöyle dediler:

«–Yavrucuğum, bu zât gibisini hiç görmedik! Yüzü O’ndan daha güzel, elbiseleri daha temiz ve sözü daha yumuşak başka birini bilmiyoruz. Sanki mübârek ağzından nur saçılıyordu.»” (Heysemî, VIII, 279-280)

Efendimiz; o müstesnâ zarâfetini sadece, zarif insanlara mukabele ederken değil, en kaba saba insanlarla muhatap olurken de en güzel şekilde sergilemeye devam ediyordu. Ömer -radıyallâhu anh- anlatıyor:

“Görgüsüz bir bedevî, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e sebepsiz yere üç kere seslenmişti. Onun bu gönül sıkıcı tavrına rağmen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bedevînin her seslenişinde; «Buyur!» diye mukabelede bulunarak muhatabının kabalığına karşı dâimâ nezâketle davrandı.” (Heysemî, IX, 20)

Fahr-i Kâinât Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün Ravza’ya girdi. Mihrâbın yanına kadar gidince orada bir tükürük gördü. Gül cemâli birdenbire değişiverdi. Sahâbe hemen anladı, tükürüğü kapattı, ondan sonra Efendimiz’in rengi yerine geldi. (Bkz. Müslim, Mesâcid, 53)

Görmekteyiz ki;

Ashâb-ı kiram; Peygamber Efendimiz’in bakışlarını bile takip ediyor, O’nun bir şeyden mahzun ve muzdarip olduğunu yüzünün ifadesinden anlamaya ve O’nun gönlünü hoşnut etmeye gayret ediyor.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ekim, Sayı: 188