Peygamberimiz Ramazan Ayında Daha Cömertti

İnfak

Ramazan’da sadaka vermenin fazileti nedir? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in cömertliğini, bütün ibâdet ve ihsanlarını artırdığı zaman.

İslâm kardeşliğini yaşayıp yaşatmak husûsunda, Ramazan günleri müstesnâ bir nîmettir.

RAMAZAN’DA SADAKA VERMENİN FAZİLETİ

İlâhî rahmetin tuğyân ettiği bu mübârek ayda, kardeşlik vazîfelerini yerine getirmeye daha büyük bir hassâsiyet göstermek îcâb eder. Nitekim insanların en cömerdi olan Peygamber Efendimiz Ramazân-ı Şerîf’te hiçbir engel tanımadan tatlı tatlı esen rahmet rüzgârlarından daha cömert olur, bütün ibâdet ve ihsanlarını artırırdı. Kendisine:

“–Hangi sadaka ecir bakımından daha büyüktür?” diye sorulduğunda:

“–Ramazân-ı Şerîf’te verilen sadaka...” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Zekat, 28/663)

Zira Ramazan, bütün hayır-hasenâtın kat kat sevapla mükâfatlandırıldığı ilâhî bir lutuf mevsimidir. İçinde bin aydan hayırlı bir Kadir gecesi bulunan Ramazân-ı Şerîf’i lâyıkıyla ihyâ edenler, sayısız nîmetlere nâil olurlar. Ona duyarsız kalanlar ise, dehşetli bir mahrûmiyete dûçâr olurlar.

Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır: “...Cebrâîl (a.s.) bana göründü ve «Ramazân’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim...” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

Nasıl ki taşa veya denize yağan nisan yağmurunun hiçbir faydası olmazsa Ramazân-ı Şerîf’in hakîkatine erebilmek için de o aya mahsus olan gufrân yağmurlarından güzelce istifâde etmek zarûrîdir. Ramazân-ı Şerîf’i bütün bir sene boyunca kaybettiklerimizi telâfî ve yanlışlarımızın kefâretini ödeme fırsatı bilip büyük bir şevk ve gayretle onun rahmet ve mağfiret faslından istifâdeye çalışmalıyız.

DİŞ KİRÂSI NEDİR?

Nitekim ecdâdımız bu hususta da bizlere müstesnâ hâtıralar bırakmışlardır. Mahallelerindeki garip, kimsesiz, yetim, dul, fakir-fukarâya bilhassa bu ayda evlerini ve gönüllerini açmışlar, oruçlulara iftar ettirmişler ve müstesnâ bir nezâketle “diş kirâsı” adı altında ayrıca bir hediye de takdîm ederek, ikram üstüne ikramda bulunmuşlardır.

Câmi şadırvanlarından terâvih çıkışında en kaliteli baldan yapılmış şerbetler akıtarak cemaate ikram etmişlerdir. Zekât, fitre ve sadakalarla, dertlilerin dert ortağı, mahzun gönüllerin tesellî kaynağı olmuş, bayramları da dargınları barıştırmaya fırsat bilmişlerdir. Böylece toplumun bütün kesimlerini kardeşlik ve muhabbet duygularıyla birbirine kenetlemişlerdir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları