Peygamber Efendimiz'in Şehitler İçin Ettiği Duâ

Nübüvveti

Uhud Harbi’nden Medîne-i Münevvere’ye dönerken Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- at üzerinde bulunuyor, atın dizginini de Sa‘d bin Muâz -radıyallâhu anh- tutuyordu. Sa‘d’ın annesi Kebşe bint-i Ubeyd -radıyallâhu anhâ-, Efendimiz’e doğru geldi.

Sa‘d:

“–Yâ Rasûlâllah! Bu annemdir.” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Merhaba ona!” buyurdu. Kadın, Allah Rasûlü’ne yaklaşıp mübârek yüzüne baktıktan sonra:

“–Anam babam Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Senʼi sağ sâlim gördüm ya, artık bütün musîbetler hiç gelir!” dedi.

MÜJDELERİN EN GÜZELİ

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ona şehîd düşen oğlu Amr bin Muâz’dan dolayı baş sağlığı diledikten sonra:

“–Ey Sa‘d’ın annesi! Seni müjdelerim! Bütün ev halkına da müjdeler olsun! Kabîlenizden şehid düşenlerin hepsi cennette bir araya geldiler. (On iki şehîd vermişlerdi.) Âile fertlerine şefaat etmelerine de izin verildi.” buyurdu. Kadın:

“–Râzıyız ey Allâh’ın Rasûlü! Bundan sonra artık onlara kim ağlar!” dedikten sonra:

“–Yâ Rasûlâllah! Şehîdlerin geride bıraktıklarına da duâ ediniz!” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Allâh’ım! Onların kalplerindeki hüznü gider, musîbetlerinin ecrini ihsân eyle! Geride kalanlara en güzel şekilde sahip çık!” diye duâ ettikten sonra yola revân oldu. Ashâb-ı kirâm da ardı sıra yürüyorlardı. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Sa‘d’a:

“–Senin kabîlenden çok yaralı var ve yaraları da ağır. Kıyâmet günü onların hepsi de yaralarından kan akar vaziyette geleceklerdir. Kanlarının rengi kan rengi, fakat kokusu misk kokusu gibi olacaktır. Onlara söyle, evlerine gidip yaralarını tedâvi etsinler! Kimse bizi takip etmesin! Bunu kesin bir emir olarak onlara bildir!” buyurdu.

Sa‘d -radıyallâhu anh-:

“–Rasûlullâh’ın kesin emridir, Benî Eşhel kabîlesinden hiçbir yaralı bizi takip etmeyecek!” diye nidâ etti. Bütün yaralılar ister istemez geri döndüler. Gece boyu ateş yakıp onun ışığında yaralarını tedâvî etmekle meşgul oldular. Bu kabîleden otuz yaralı vardı. (Vâkıdî, I, 315-316; Diyarbekrî, I, 444)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları, 2013