Peygamber Efendimiz’in Borç Konusundaki Hassasiyeti

PEYGAMBERİMİZ

Allah Resûlü, borçların ödenmesi konusunda çok hassas davranmaktaydı. Bir cenaze hazır olduğunda namaz kıldırmadan önce onun borcu olup olmadığını, eğer varsa karşılığında mal bırakıp bırakmadığını sormak Hz. Peygamber'in âdetiydi. Eğer borcu yoksa ya da ödeyecek kadar mal bırakmışsa namazını kıldırır, aksi takdirde ashâbına, “Arkadaşınızın cenaze namazını siz kılın.” derdi.

Allah Resûlü'ne iki kez biat etme bahtiyarlığına eren sahâbîlerden Seleme b. Ekva' anlatıyor:

“Bir gün, 'Ey Allah'ın Peygamberi! Bu kimsenin cenaze namazını kıldırıver.' dediler. O da –sallâllahu aleyhi ve sellem- sordu:

-'Arkasında borç bıraktı mı?'

-'Evet.'

-'Borcuna karşılık gelecek bir şeyler bıraktı mı?'

-'Hayır bırakmadı.'

-'Öyleyse siz kılın arkadaşınızın cenaze namazını!'

Bunun üzerine cenazede hazır bulunanlardan biri: 'Siz namazı kıldırın, onun borcu bana aittir ben ödeyeceğim!' diye seslendi. Seleme b. Ekva'ın anlattığı bu olayda borcu üstlenen Ebû Katâde idi. Seleme'nin onunla ortak bir yönü vardı. Hz. Peygamber bir savaş esnasında gösterdikleri cesaretten dolayı Ebû Katâde'yi süvarilerin, Seleme'yi ise piyadelerin en hayırlısı diye nitelemişti. Şimdi Ebû Katâde güzel bir davranış örneği sergilemiş ve âhirete göçen Müslüman bir kardeşinin borcunu üstlenerek âdeta onun ruhunu azat etmişti. Çünkü Allah Resûlü, “Müminin ruhu, ödeninceye kadar borcuna takılı kalır.” buyurmuştu. Ebû Katâde'nin borcu üstlenmesi sorunu çözmüş, Peygamber Efendimiz de cenaze namazını kıldırmıştı.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı, Hadislerle İslam Külliyatı, 5. Cilt, Sayfa: 123