Peygamber Efendimizin Ahirette Görmeyi İstediği Kişiler

Hadisleri

Peygamber Efendimizin, sahabeye ahirette görmek istediğini söylediği kişiler.

Kurʼân-ı Kerîm ve Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe gerçek yakınlığımız, ancak mânevî istifâdemiz ve hâl beraberliğimiz ölçüsündedir.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN GÖRMEYİ İSTEDİĞİ VE ÖZLEDİĞİ KİMSELER

Bir gün Fahr-i Kâinât Efendimiz:

“Kardeşlerimizi görmeyi ne kadar da çok arzuladım. Onları ne kadar da özledim!” buyurdular.

Ashâb-ı kirâm:

“–Biz Senʼin kardeşlerin değil miyiz yâ Rasûlâllah?” deyince Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Siz benim ashâbımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz dünyaya gelmeyenlerdir.” buyurdu.

Ashâb-ı kirâm:

“–Ümmetinizden henüz dünyaya gelmeyen kimseleri nasıl tanırsınız ey Allâh’ın Rasûlü?” dediklerinde:

“–Düşünün ki bir adamın ayakları ve yüzü beyaz olan bir atı var. O kimse bu atını, hepsi simsiyah olan bir at sürüsü içerisinde tanıyıp bulamaz mı?” diye sordu.

Ashâb-ı kirâm:

“–Evet, bulur yâ Rasûlâllah!” dediler.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“–İşte onlar da abdest âzâları bembeyaz olduğu hâlde gelecekler. Ben önceden gidip havuzumun başında ikram etmek için onları bekleyeceğim.

Dikkat edin! Birtakım kimseler yabancı devenin sürüden kovulup uzaklaştırıldığı gibi benim havuzumdan kovulacaklar. Ben onlara; «Gelin buraya!» diye nidâ edeceğim. Bana; «Onlar Senʼden sonra hâllerini değiştirdiler (Senʼin sünnetini terk edip başka yollara saptılar) denilecek. Bunun üzerine ben de «Uzak olsunlar, uzak olsunlar!» diyeceğim.” (Müslim, Tahâret, 39)

AHİRETTE PEYGAMBERİMİZLE BERABER OLABİLMENİN YOLU

Demek ki Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼle âhirette beraber olabilmenin yolu, bu dünyada her dâim Oʼnunla olmaktan geçmektedir. Oʼnun bizlere duyduğu muhabbet ve hasreti karşılıksız bırakmayıp her vesîleyle Oʼna muhabbet ve bağlılığımızı tâzelememiz gerekmektedir. Zira gerçek bir muhabbet, iki kalp arasında âdeta bir cereyan hattı tesis eder. Bu hattan sürekli bir “hâl transferi” gerçekleşir. Gerçek mânâda seven birinde, sevdiğinin hâl ve tavırları sürekli sirâyet hâlinde bulunur.

Yani seven, sevgisi nisbetinde sevdiğine benzer, onun şahsiyet ve karakterinden hisse alır. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den almamız gereken en mühim mânevî tahsil de, iç dünyamızı O’nun gönül dokusundaki hissiyât ile müşterek hâle getirebilmektir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Cafer-i Sadık (rahmetullâhi aleyh), Erkam Yayınları