Peygamber Efendimiz ve Ashabının En Mühim Meşguliyeti

KUR’ÂNIMIZ

Resûl-i Ekrem Efendimiz ve ashâbının en mühim meşgûliyeti, Allâh’ın kitâbını öğrenip öğretmek, anlayıp anlatmaktı. En büyük arzu ve iştiyakları da Kur’ân’ı tekrar tekrar okumak ve dinlemekti.

KUR’ÂN EHLİ KİMDİR?

Enes’in -radıyallâhu anh- anlattığına göre Ebû Talha -radıyallâhu anh- bir gün Peygamber Efendimiz’in yanına varmıştı. Resûlullah’ın -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ayakta Ashâb-ı Suffe’ye Kur’ân öğrettiğini gördü. Allah Resûlü, açlıktan iki büklüm olan belini doğrultmak için karnına taş bağlamıştı.

ONLARIN HAYATI KUR'AN'DI

İşte Resûl-i Ekrem Efendimiz ve ashâbının en mühim meşgûliyeti, Allâh’ın kitâbını öğrenip öğretmek, anlayıp anlatmaktı. En büyük arzu ve iştiyakları da Kur’ân’ı tekrar tekrar okumak ve dinlemekti.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Ne zaman Sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur’an’dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman Biz mutlaka üstünüzde şâhidizdir. Ne yerde ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki, apaçık kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bulunmasın.” (Yûnus, 61)

Âyet-i kerîmede evvelâ, “ne zaman bir işte bulunsan” diye umûmî bir ifâde kullanıldıktan sonra bir de husûsiyle Kur’ân okumaktan bahsedilmesi ve Kur’ân’ın öncesinde şân zamirinin  kullanılması, Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in en mühim ve en büyük işinin Kur’ân okumak olduğuna işâret etmek içindir.  İşte Kur’ân-ı Kerîm hizmeti, bu kadar şerefli ve fazîletli bir amel-i sâlihtir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları