Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Son Vasiyeti

Namaz

Cenâb-ı Hak, namazı ciddiye almayıp onu gafletle kılanlara bile “Yazıklar olsun!” buyururken, bir de namazı terk etmenin ne kadar vahim bir hâl olduğunu düşünmek gerekir… Âyet-i kerîmelerde buyrulduğu üzere Cennet ehli, Cehenneme girenlere uzaktan uzağa sorarlar: “«‒Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?» Onlar şöyle cevap verirler: «‒Biz namaz kılanlardan değildik.»”(el-Müddessir, 42-43)  Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise dünyadaki son anlarında bakın ne diyor?..

Namazı terk ve ihmâlin, hiçbir haklı ve geçerli mâzereti olamaz. Harp hâlinde dahî müslüman askerler nöbetleşerek namazlarını cemaatle kılarlar. (en-Nisâ, 102.)

Bu sebeple son nefesimizi verinceye kadar, namaz hususunda gönlümüzü dâimâ uyanık tutmalıyız. Nitekim Allah Rasûlü’nün son demlerini anlatan Hazret-i Enes-radıyallâhu anh-şöyle der:

“−Vefâtı esnâsında Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yanındaydık. Bize üç defa:

«–Namaz hususunda Allah’tan korkunuz!» buyurdu ve şöyle devam etti:

“–Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkunuz. İki zayıf hakkında Allah’tan korkunuz: Onlar, dul kadın ve yetim çocuktur. Namaz hususunda Allah’tan korkunuz!..»

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- daha sonra, “Namaz, namaz…” diye tekrar etmeye başladı. Muazzez rûhu En Yüce Dost’a yükselinceye kadar, bunu içten içe tekrar edip durdu. (Beyhakî, Şuab, VII, 477)

Kaynak: Hakk’a Adanmış GENÇLİK, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları