Orucun Farz Olmasının Şartları

İSLAM

Bir kimsenin oruçla yükümlü sayılması için müslüman, akıllı ve ergen olması yanında, bu ibadete güç yetirecek bir sağlığa sahip olması ve yolculukta bulunmaması da gereklidir.

MÜSLÜMAN OLMAK

Oruç müslümana farzdır. Gayri müslimler İslâm’a ait, emir ve yasaklarla yükümlü bulunmazlar. Sonradan İslâm’a girince geçmiş yıllara ait namaz ve oruç gibi ibadetleri kaza etmeleri de gerekmez. Hanefîlere göre gayri müslimin âhiret azabı tek olup bu da temeldeki küfrün cezasıdır. Diğer mezhep imamları buna İslâmî yükümlülükleri terk etmenin cezasını da ilâve ederler.

Ramazan ayında İslâm’a giren kimse geride kalan günleri oruçla geçirir. Geçmişe ait günahları örtülür. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kâfir olan kimselere söyle: Eğer küfürlerine son verirlerse geçmiş günahları örtülür.” (Enfâl, 8/38.)

AKILLI VE ERGEN OLMAK

Çocuğa, akıl hastasına, baygın kişiye veya sarhoşa oruç tutmak farz değildir. Bunlar oruca ehil olmadıkları için emrin muhatabı olmazlar. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Üç kişiden kalem kaldırılmıştır: Ergenlik çağına ulaşıncaya kadar çocuktan, iyileşinceye kadar akıl hastasından, uyanıncaya kadar uyuyandan.” (Buhârî, Talâk, 11 , Hudûd, 22 , Ebû Dâvud, Hudûd, 17; Tirmizî, Hudûd, 1; Nesâî, Talâk, 21 ; İbn Mâce, Talâk, 15.)

Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre, yedi yaşına girmiş, oruca güç yetirecek durumda olan ve iyi ile kötüyü ayırt etme gücüne sahip bulunan erkek ve kız çocuklarına, velilerin orucu emretmesi gerekir. Bunların tutacakları oruç, namazda olduğu gibi geçerlidir ve sevabı velilere ait bulunur. Bunun amacı çocukları oruca alıştırmaktır. Ancak oruç tutmak zor bir ibadet olduğu için, çocuğun buna güç yetirecek durumda bulunması gerekir. Mâlikilere göre ise, oruç namazdan farklıdır. Çocuk ancak ergenlik çağına ulaşınca bu ibadetle yükümlü olur.

Akıl hastalığı ve baygınlık kısa aralıklarla olursa orucun farz oluşuna ve kaza edilmesine engel teşkil etmez. Fakat Ramazan ayı boyunca devam eden akıl hastalığı o yılın oruç borcunu düşürür ve kaza gerekmez. Baygınlık ise ibadeti ve kaza yükümlülüğünü düşürmez. Çünkü bayılma halinin uzun sürmesi ender olaylardandır. Sarhoşluk da bayılma gibidir.

Mâlikîlerin meşhur görüşüne göre akıl hastalığı prensip olarak kazayı gerektirir. Dayandıkları delil; “İyileşinceye kadar akıl hastasından kalem kaldırılmıştır” hadisidir.

ORUÇ TUTMAYA GÜCÜ YETMEK VE MUKİM OLMAK

Hasta ve yolculara oruç tutmak farz değildir. Ancak oruç tutarlarsa, tuttukları oruç geçerlidir. Eğer oruç tutmazlarsa tutamadıkları günleri kaza ederler.  Kur’an-ı Kerim’de hastalık ve yolculukla ilgili şu hükümler yer alır: “Oruç sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, tutamadığı orucunu başka günlerde tutabilir. Oruç tutmaya güç yetiremeyenler ise, bir yoksul doyumluğu fidye vermelidir. Daha fazlasını veren, kendisine daha fazla iyilik etmiş olur, fakat yine de, eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 2/184)

Yaşlılık sebebiyle gücü yetmeyenlere oruç tutmak farz olmadığı gibi hayız ve nifas halindeki kadınlara, yine kendisi veya çocuk zarar görecek durumdaki gebe veya emzikli kadınlara da farz olmaz. Yaşlılar oruç yerine fidye verir, diğerleri de kaza ederler. Yolcunun oruç tutmaması için gideceği mesafenin 90 km’ nin üstünde, yani namazları kısa kılmasını gerektirecek bir uzaklıkta olması gerekir.

Diğer yandan dâru’l-harpte İslâm’a giren kimsenin orucun farz olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Burada bilmemek özür sayılır.( Kâsânî, Bedâyiu’s-Sanâyi’, II, 87 vd.; İbnü’l-Hümâm, age, II, 87 vd.; Şürünbülâlî, age, 108 vd.; İbn Âbidîn, age, II, 145 vd; Lübâb, 172 vd.; İbn Rüşd, age, I, 288)

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, İslam İlmihali, Erkam Yanları, 2011, İstanbul