Oruç Tutmanın Faziletleri ve Faydaları

Oruç

Oruç neden tutulur? Oruç insanı nelerden korur? Oruçla ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Ramazan ayının önemi nedir? İslam’da oruç ibadeti neyi ifade eder? Riyanın en az karıştığı ibadet: Orucun faziletleri ve faydaları.

Orucun amacı; inançlı kişiyi Allah’ın emirlerine uymaya ve yasaklarından da kaçınmaya alıştırmaktır. Oruca riyanın karışma ihtimali çok az olduğu için, sevabı en çok olan ibadetler arasındadır.

Oruçla Ramazan ayı arasında da sıkı bir fazilet ilişkisi vardır. Şöyle ki, Ebû Hüreyre’nin naklettiği bir hadiste, Allah’ın Elçisi şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı gelince Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar zincire vurulur.” [1] Bu hadisi şu şekilde anlamak daha uygun olur; o ayda mü’mini Cennet’e ulaştıracak rahmet kapıları açılır, Cehennem’e gitmesine yol açabilecek fiillerden uzaklaşır, bu yüzden şeytanın insana etki yapma gücü zayıflar. Nitekim, Ebû Hüreyre’den başka bir rivâyette “Cennet kapıları” yerine “rahmet kapıları” ifadesi yer alır.

RAMAZAN AYININ ÖNEMİ

Ramazan ayının önemi; Kur’an’ın, ilk olarak bu aydaki Kadir gecesinde topluca dünya semasına indirilmiş olmasından ve o gecede, Alak sûresinin ilk âyetlerinin Hira Mağarası’nda Allah’ın Elçisi’ne indirilmeye başlanmış olmasından dolayıdır. Ramazan orucu, Kur’an’ın indirilişini bir çeşit kutlama, vahyin gelişini melek yaşamına benzer biçimde karşılama anlamına gelir. Çünkü melekler yemez ve içmezler.[2]

Kutsî bir hadiste şöyle buyurulur: “Her bir iyilik için on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık vardır; fakat oruç bunun dışındadır. Çünkü oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.” [3]

Başka hadislerde şöyle buyurulur: “Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” [4] “Oruçlu için birisi iftar ettiği vakit, öteki Rabbi ile karşılaştığı vakit olmak üzere iki sevinç vardır.” [5]

Oruç kişiyi sabra alıştırır. Günlük olaylar karşısında sabırlı olan kişi de dünya ve ahireti için çok şey kazanmış olur. Âyetlerde şöyle buyurulur: “Sabırla ve namazla benden yardım isteyin. Çünkü Allah sabredenlerle birliktedir.” [6] “Sabredenlere ecirleri hesapsız şekilde tam olarak verilecektir.”[7] Hadiste, “Oruç sabrın yarısıdır.” [8] “Oruç bir kalkandır.” [9] buyurulur. Bununla, “ Reyyân ” denilen ve yalnız oruçlulara ayrılmış bulunan özel kapıdan cennete girme hakkı elde edilmiş olur.[10] Oruç, önceki bir yılda işlenmiş olan küçük günahlara kefârettir. Oruç Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmaktan ibaret bulunan takvaya sebep olur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç tutmak yükümlülüğü getirilmiştir. Umulur ki sakınırsınız!” [11]

Orucun dînî, ruhî, sağlık, sosyal, ekonomik ve pedagojik bakımlardan pek çok faydaları vardır. Oruç her şeyden önce Allah’a itaat ve ibadet amacıyla yapılır. Onun sağlayacağı maddî ve mânevî yararlar arkadan gelir.

Oruç bir yıl yorulan insan bedenini bir çeşit dinlendirme ve bakıma alma gibidir. Özellikle mide ve sindirim organları oruç sayesinde dinlenme fırsatı bulur. Allah’ın Elçisi; “Oruç tutun, sıhhat bulun” [12] buyurmuştur.

Oruç, nefsi eğitmede, şehveti ve nefse ait arzuları kırmada bir kalkandır. Rasûlullah (s.a.s) özellikle evlenme imkânı bulamayan gençlere orucu tavsiye ederek şöyle buyurmuştur: “Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü ve iffeti haramdan korur. Evlenmeye gücü yetmeyenler oruç tutsun, çünkü oruç koruyucu bir kalkandır.” [13]

ORUÇ TUTMANIN 3 FAYDASI

İbnü’l-Hûmâm (ö.861/1457), orucun birçok faydaları sebebiyle meşrû kılındığını belirttikten sonra, bunlardan önemli gördüğü üç tanesini zikreder:

  1. İnsanı sürekli olarak kötülüğe çekmek için uğraşan nefis, oruçla sükûnet bulur, nefsin harama karşı isteği kırılır.
  2. Oruç yoksullara karşı acımayı ve şefkatli davranmayı öğretir. Çünkü nefis açlığın acısını tadınca yoksulların halinden anlar ve yapacağı yardımlarla Allah katında güzel bir karşılığa ulaşır.
  3. Oruçlu, yoksulların katlandıkları güçlükleri bizzat yaşar ve onların sıkıntılarını daha iyi anlar. Bu da kendisini, onların problemlerine eğilmeye ve çözüm aramaya sevkeder. Kişi böylece Allah katında derece kazanır.[14]

Dipnotlar:

[1] Müslim, Sıyâm, 1,2. [2] bk. Duhân, 44/ 3; Kadr, 97/1. [3] Buhârî, Savm, 2, 9; Müslim, Sıyâm, 30, 164; Nesâî, Sıyâm, 42. [4] Buhârî, Savm, 6. [5] Buhârî, Savm, 9. [6] Bakara, 2/153. [7] Zümer, 39/10. [8] Tirmizî, Deavât, 86. [9] Buhârî, Savm, 9; Tirmizî, İmân, 8. [10] bk. Nesâî, Sıyâm, 43; A. b. Hanbel, V, 225. [11] Bakara, 2/183. [12] Bu hadisi Ebû Nuaym tıb bahsinde Ebû Hureyre (r.a.)’ten rivayet etmiştir. Hadis hasendir. [13] Buhârî, Savm, 10, Nikâh, 2; Ebû Dâvud, Nikâh, 1; Nesâî, Sıyâm, 43; İbn Mâce, Nikâh, 1. [14] İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadir, II, 43 vd.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları