Oruç Tutarken Aç Kaldılar

Oruç

İbadet, maddî faydası için değil, Allâh’ın emri olduğu için yapılır. Orucuna dünyevî bir maksat karıştıranlar, şu nebevî îkâzın muhâtabı olmaktan kurtulamazlar: “Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz!..”

Oruç; ihlâs tâlimidir. Her ibadette olduğu gibi oruçta da yegâne niyet, Cenâb-ı Hakkʼın rızâsı olmalıdır. Bunun için de riyâ ve gösterişten sakınmak, ibadete fânî menfaatleri ortak etmemek gerekir.

Vaktiyle Yahudi ve Hristiyanların da bir ay oruçları vardı. Lâkin onlar, bu güzel ibadeti -tıpkı dinleri gibi- tahrif ederek aslî mecrâından çıkardılar. Ruhsuz, mâneviyatsız bir “perhiz” kılığına soktular. Diğer ibadetler gibi oruç da hakîkî mâhiyetini İslâm dîninde buldu.

Bu sebeple mîdeyi dinlendirmek, kilo vermek gibi maddî gâyelerle tutulan bir orucun ecri zâyî olur. Bedenî hareketleri için namaz kılmak, turistik gâye ile hac ve umre yolculuğuna çıkmak da böyledir.

İbadet, maddî faydası için değil, Allâh’ın emri olduğu için yapılır. Orucuna dünyevî bir maksat karıştıranlar, şu nebevî îkâzın muhâtabı olmaktan kurtulamazlar:

“Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz!..” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21/1690) Yani orucun fazîletinden, feyiz ve rûhâniyetinden bir hisse alamazlar.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ramazan-ı Şerif makaleleri