Ölüyü Dirilten Nağme

Ahirete İman

“Herkesin yaşadığı hayat kalitesi, avunup teselli bulduğu şeyin değeri kadardır” tespitinde bulunur bir Allah dostu.

İnsan bir yönüyle yere, diğer bir yönüyle de göklere mensup ilâhî sanat harikası eşsiz bir varlıktır. Kur’an, “en aşağı seviyede bir hayat şekli” anlamında “el-hayâtü’d- dünya” kavramına dikkat çeker ve böyle bir hayatın; “oyun, eğlence, övünme, gelip geçici süs ve zinetler, mal ve evlat çoğaltma yarışı gibi şeylerden ibaret” olduğunu beyan eder. En güzel kıvamda yaratılan insanın, kendi öz cevherini böyle bir hayat seviyesine mahkûm etmemesini tavsiye ederek de onu hep ötelere, göklere davet eder.

RABBANİLEŞEN KUL

“Dünya Hayatı” ile avunup tatmin olanları, kendilerini ucuza satan kimseler olarak vasıflandırır. Hayat misyonunu “el-Hayâtü’d-Dünya” kılanlar, aşağıların aşağısına doğru yuvarlanırken, hayatının kıblesini Allah’a doğru çevirenler de göklere davet edilerek Rabbânîleşirler. Herkesin beslendiği rızkı yöneldiği yerden gelir.

İbn Arabi Hazretleri büyük tefsir âlimi Fahreddin er-Razi’ye yazdığı bir mektubunda şöyle der:

“İnsan, diğer canlılar gibi sadece ayakları altından (yerden) beslenen bir gâfil olmamalıdır. Adam dediğin gökten de beslenmesini bilendir.”

Mevlânâ Hazretleri de şöyle der:

‘‘Allah yeri, göğü yarattı ve aralarında birçok nûr ve nar (ateş) uyandırdı. Şu yeri, yerdekiler, toprağa mensup olanlar için; göğü de, göktekilere ve göklere mensup olanlar için yaratmıştır. Bu yüzdendir ki, süflî olan aşağılık kişi, ulvîliğin, yüceliğin düşmanı olur. Her mekânın, her yerin tâlibi, davranışları ile kendini belli eder.

Ya Rabbî! Ben rızkımı gökten aramaya alıştım. Çünkü sen bana göklerden bir kapı açmışsın. Ey mekânsızlık âleminde mekân göstermiş olan Allahım! ‘Ey insanlar; sizin rızkınız gökyüzündedir!’ diye buyurmuşsun.”

SALİHLER KERVANI

Evet, gök sofrasından beslenmek... Bu sofraya erişmek için önce gök yolculuğuna azmetmek gerekir. Yalnız uçulmaz, “Sâlihler Kervanı”na katılmayı gerektirir. Zira uyumuş bir gönülle melekût yolculuğu başlamaz bile. Uyanmak için uyanık bir refik yoldaş olmalı, onunla şevk içinde uçmalıdır.

“Şunu bilmiş ol ki velîler, vaktin İsrâfilleridir. Ölüler, onların gönül nağmeleri ile dirilirler. Onların seslerini duyunca, her ölünün canı, kefene bürünmüş bir halde, ten mezarından sıçrar, çıkar. O dirilip kalkan ölü, der ki: “Bu ses, diğer bütün seslerden bambaşka. Diriltmek, Allah sesinin yapacağı bir iş. Biz ölmüş, tamamiyle çürümüş idik. Allah’ın sesi geldi, hepimiz, dirildik ve kalktık.” (Mevlânâ Hazretleri)

Bu gönül seferinde, gök kapısından geçip huzur iklimine erince, Rabbânî ikramlarla kurulmuş sofralardan gönül gıdasını alır ve ulvîleşir. Artık o, içi huzur dolu bir gönül eridir.

1) Şefik Can, Mesnevî Tercümesi, I, s. 161; II, s. 541.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Göklere Yolculuk Var, Erkam Yayınları

EN GÜZEL ÖLÜM ANI

https://www.islamveihsan.com/en-guzel-olum-ani.html