Ölmeden Önce Ölünüz

İMAN

Mahşer gününde kurtuluşa nasıl erebiliriz?

Fırsat eldeyken hayırda acele edip âhiret azığı tedârik etmeye bakmak, hepimizin en mühim gayreti olmalıdır. Bunun için de dünyanın geçici zevk u safâsına, aldatıcı yaldızlarına kanmamalıyız. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz dünya nîmetlerinin, aslında rüyada bulunmuş bir defineden farksız olduğunu unutmamalıyız. Mevlânâ Hazretleri’nin ifâdesiyle; “ecel, verileni geri almadan önce, verilmesi gereken her şeyi gerçek sahibine iâde etmeye” gayret göstermeliyiz.

GELDİ GEÇTİ ÖMRÜM BENİM

Yunus Emre Hazretleri ne güzel söyler:

Bir hastaya vardın ise

Bir içim su verdin ise

Yarın anda karşı gele

Hak şerâbın içmiş gibi

***

Bir miskini gördün ise

Bir eskice virdün ise

Yarın anda sana gele

Hak libâsın biçmiş gibi

Cenâb-ı Hak, bizleri bu hususta gaflete düşmekten şöyle îkaz buyuruyor:

“Ey îmân edenler! Kendisinde artık alışveriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyâmet günü) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler, elbette zâlimlerdir.” (el-Bakara, 254)

Unutmayalım ki son nefes; lekesiz, buğusuz, berrak bir ayna gibidir. Her insan bu aynada, güzellikleri ve çirkinlikleriyle bütün ömrünü net bir şekilde seyreder. O an, gözlere ve gönüllere hiçbir nefsânî îtiraz ve gaflet perdesi inmez. Bilâkis bütün perdeler kalkar ve her türlü îtiraf; aklı ve vicdânı derin bir pişmanlık iklimine sokar.

ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ

Bu sebeple; “Ölmeden evvel ölünüz.” düstûruna riâyet edip, ölümle mecburen terk edeceğimiz nefsânî ihtiraslarımızı bugün kendi irâdemizle terk edelim. Ecel gelip çatmadan tevbe-istiğfâr ile hâlimizi ıslah edelim ki son nefes, hayatımızı pişmanlıkla seyrettiğimiz hüsran aynası olmasın!..

Zira ecel senedimizin meçhul vâdesi dolduktan sonra, âhiretimiz için bir şey yapmak artık imkânsız, dünya hayatımız için nedâmet duymaksa faydasızdır. Zaman, Allâh’ın kuluna en büyük ihsân-ı ilâhîsidir. Zaman geriye alınamaz, biriktirilemez ve borç olarak alınıp verilemez. Nitekim Cenâb-ı Hak Asr sûresinde, zamana yemin etmekte, onu îman, sâlih amel, hakkı ve sabrı tavsiye ile ihyâ etmeyenlerin hüsran içinde oldukları îkâzında bulunmaktadır.

Dolayısıyla bizi Mahşer gününde kurtuluşa erdirecek bir hesâba hazırlık için gün, bugündür! Amel-i sâlihler işlemek için dem, bu demdir! Üzerimizdeki emanetleri gerçek sahibinin emrine teslim etmek için de fırsat, bu fırsattır!

YARIN YAPARIM DİYENLER HELAK OLDU

Yine bunun içindir ki; “Yarın yaparım diyenler helâk oldu.” buyrulmuştur. Zira kimsenin yarına çıkacağına dâir bir teminâtı yoktur.

Bu itibarla faydalı işler görmekte acele edip Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in şu tavsiyelerini kendimize hayat düstûru edinmeliyiz:

“Ey insanlar! Ölmeden evvel Allâh’a tevbe ediniz! Sizi meşgul edecek birtakım sıkıntı ve meşakkatlerle karşılaşmadan evvel, sâlih amellere koşunuz! Allâh’ı çok çok zikretmek ve gizli-açık bol bol sadaka vermek sûretiyle, O’nun, üzerinizdeki hakkını îfâya gayret ediniz ki rızka nâil olasınız, yardım göresiniz ve ıslâh edilesiniz!” (İbn-i Mâce, İkāme, 78)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları