Okul Kütüphaneleri Devrimi

KİTAPLIK

Bilgi kaynakları koleksiyonundan, teknolojik unsurlara kadar her şeyin düşünüldüğü Z-Kütüphaneler öylesine çekici ve donanımlı ki okul kütüphaneleri devriminin gerçekleşmesine ramak kaldığı söylenilebilir.

İnsanın var olması noktasında ekmek, su ve hava ne mânâ ifâde ediyorsa, kütüphâne de eğitim-öğretim sisteminin sahası olan okullar bağlamında aynı nitelikte, yani hayatî değer taşımaktadır. Bir cümleyle: “Kütüphâne, okulun çatısıdır.” O çatı olmaksızın, okul ve dolayısıyla eğitim-öğretim faaliyetleri her türlü olumsuz etkiye açık olacak, eğitim-öğretimin kalitesinden ve yeterliliğinden de söz edilemeyecektir.

Türk Kütüphâneciler Derneği Genel Başkanı’nın, Özer Soysal imzalı Türkiye’de Okul Kütüphânesi adlı esere (1969) yazdığı ön sözdeki görüş de çarpıcıdır: “Okul kütüphâneleri meselesi, üzerinde pek az durulan -hatta hiç durulmayan- eğitim meselelerimizden biridir. Kütüphânenin imkân ve kaynakları ile desteklenmeyen bir eğitim ve öğretimin, tatbik edilen metod ne olursa olsun, başarısız kalacağı gerçeği bir türlü anlaşılmak istenmiyor.”  Türk kütüphâneciliğinin ilk profesörü olan Osman Ersoy ise, “Kütüphânesiz bir eğitim düşünebiliyorsak, gerçekte, eğitimi ciddiye almıyoruz demektir” diyerek, tartışmalara son noktayı koymuştur. Günümüzden tam 47 yıl önce…

Okul kütüphânelerinin atâlet durumu, yaklaşık beş sene evvelinden başlayarak ve son iki senedir hızlanarak, yerini hummalı bir çalışmaya bırakmış; ‘Z-Kütüphaneler’ adlı, devrim kavramıyla taçlandırılabilecek bir projeyle yepyeni bir çehreye bürünmüştür.

BİLGİ VE KÜLTÜR BAHÇESİ

Bugün sayıları 570’i bulan Z-Kütüphânelerin sonuncusu, 2015’in son günlerinde, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından Eskişehir Anadolu Lisesi’nde açıldı. İşe yaramaz alanların nasıl albenili mekânlara dönüştürebildiğinin somut fotoğrafı konumundaki kütüphâne, daha içine girildiğinde insanı cezbediyordu. Rafların, koltukların ve sandalyelerin renklerinden şekillerine; rahat oturma gruplarından, bilgisayarlara ve akıllı tahtaya kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş; kitap-dergi koleksiyonları ve İnternet bağlantılı bilgisayarlarıyla, öğrencilerin koşa koşa geleceği bir “bilgi ve kültür bahçesi” hazırlanmıştı.

Öyle ki, bu büyüleyici güzellik, açılışa katılanların diline vurmuştu adeta. Mülkî âmirler, yerel yöneticiler, bürokratlar ve eğitimcilerin yoğun katılımıyla gerçekleşen açılışta, kütüphâneyi gezenlerin dilinden dökülen, genelde, “insanın tekrar öğrenci olası geliyor” cümlesiydi. O kadar albenili ve donanımlı bir kütüphâneydi, en yeni Z-Kütüphâne örneği.

KÜTÜPHANE SİSTEMİNİ OLUŞTURAN UNSURLAR

Bilgi kaynakları koleksiyonundan, teknolojik unsurlara kadar her şeyin düşünüldüğü Z-Kütüphâneler öylesine çekici ve donanımlı ki, kütüphâne kavramının hakkını veren okul kütüphânelerine ve bu konudaki devrimin gerçekleşmesine ramak kaldığı söylenilebilir. Kütüphâne sistemini oluşturan unsurların başında gelen ve bilgi kaynaklarının sağlanmasından, etkin şekilde hizmete sunulmasına kadarki tüm süreçlerin eğitimini almakta olan kütüphânecilerin de buralarda görev almasıyla birlikte, dört başı mamur kütüphânelere kavuşulmuş olacak. Bu gerçek okul kütüphânelerinin, yüksek maliyetlerin hakkını verebilmesi; bunun da ötesinde, eğitim-öğretimin bilgi kaynakları ve nihâyet bilgi ile temellendirilebilmesi noktasında, okul kütüphânesi hizmetlerinin profesyonel kütüphâneciler eliyle yürütülmesinin zamanı gelmiştir, geçmektedir.

Verimli bir eğitim-öğretim sistemini omuzlayacak donanımlı okul kütüphâneleri konusunda tünelin ucu görünmüştür.  İnanıyoruz ki, Türkiye bu sayede, ‘bilgi’ temelinde yükselmiş güçlü insan kaynakları yapısını daha kısa sürede inşâ edebilecek ve böylelikle, uluslararası düzlemde sürdürülebilir rekabet gücünü daha kolay yakalayabilecektir.

Kaynak: star.com.tr - Doç. Dr. Erol Yılmaz / Kütüphaneci