Nefis Terbiyesini İfade Eden Dört Kuş

TARİHİMİZ

Aklın ilk vazîfesi, Allâh’a îman etmektir. Fakat akıl her durumda bir kaynak, bir başlangıç noktası ve bir dayanak arar. Onu Hakk’ın izzetine teslîm edip O’nun sağlam kulbuna yapışmak ve hikmetine uymak gerekir.

İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın, Cenâb-ı Hakk’ın ölüleri nasıl dirilttiğini görmek istemesine dâir birkaç rivâyet daha vardır. Saîd bin Cübeyr’in haber verdiğine göre Allâh Teâlâ İbrâhîm -aleyhisselâm-’ı “Halîl” edinince, Cebrâîl -aleyhisselâm- bunu kendisine müj­deledi. İbrâhîm -aleyhisselâm-:

“–Bunun alâmeti nedir?” diye sorunca, Cebrâîl -aleyhisselâm-:

“–Allâh Teâlâ senin duânı kabûl eder. Duân ile ölüleri diriltir.” dedi. Bunun üzerine İbrâhîm -aleyhisselâm-:

“Yâ Rabbî, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” diye niyâz etti.

Tefsîr-i Hâzin’de de şu açıklama mevcuttur:

İbrâhîm -aleyhisselâm-, dere kenarında bir hayvan ölüsü gördü. Onu, dere içinde iken su hayvanları yiyor, bir dalga ile sâhile vurunca da kara hayvanları yi­yordu. Halîlullâh bu karışık durumda, şu dağılmış parçaların nasıl toplanacağını dü­şündü. Bunun üzerine bu hâdise meydana geldi.

ÇÜRÜMÜŞ KEMİKLERİN TEKRAR DİRİLTİLECEĞİNE Mİ İNANIYORSUN?

Ebussuûd Efendi’nin tefsîrinde şöyle anlatılır:

Nemrûd, İbrâhîm -aleyhisselâm-’a:

“–Rûhları vermek sûretiyle diriltmeyi ve rûhları alıp kabzetmeyi gözünle gör­dün mü?” diye sormuştu.

İbrâhîm -aleyhisselâm-, sükût etmiş, hemen ardından kendisine bu ibretli hâdise gösterilmişti.

Cenâb-ı Hakk’ın buyurduğu vechile İbrâhîm -aleyhisselâm-, birer adet tavus, karga, güvercin ve horoz aldı. Dördünü de kesip parçaladı. Hepsini birbiriyle har­man etti. Dört parça hâlinde dört tepeye koydu. Sonra hepsini çağırdı. Onlar da he­men uçarak kendisine geldiler.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zamanında da diriltmeyi in­kâr eden Ubey bin Halef çürümüş bir kemik alıp elinde ufaladıktan sonra Rasûlullâh’a dönerek:

“–Allâh’ın, bu çürümüş kemikleri tekrar dirilteceğine mi inanıyorsun?” de­mişti.

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

“–Evet, Allâh seni tekrar diriltecek ve cehenneme koyacak!” buyurdular. (Kurtubî, el-Câmî, XV, 58; Vâhidî, s. 379)

Ardından şu âyet-i kerîmeler nâzil oldu:

 “İnsan görmez mi ki, biz onu bir nutfeden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş. Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misâl getirmeye kalkışıyor ve: «Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?» diyor. De ki: «Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yarat­mayı gâyet iyi bilir.»” (Yâsîn, 77-79)

NEFSİN TERBİYESİNİ İFADE EDEN 4 KUŞ

Müfessir Beyzavî’nin beyânına göre bu dört nevî kuşun seçilmesinin hikmeti de şudur:

Dünyâ süsüne ve zevklerine karşı muhabbeti azaltmak ve nefsin şehvetini kırmak lâzım geldiğine işâret için tâvus kuşu seçilmiştir.

Şiddetli hücum, saldırganlık ve heyecâna sebep olan gazap kuvvetini dizginlemek gerektiğine işâret için kendisinde öfke sıfatı gâlip olan horoz tercih edilmiştir.

Haset ve haysiyetsizlik gibi mezmum sıfatların önüne geçmek lâzım geldiğine işâret için bu hususta darb-ı mesel olan karga seçilmiştir.

Nefsin hevâ ve hevesini izâle etmenin lüzûmuna işâret için de güvercin tercih edilmiştir.

Dolayısıyla bu kıssada ebedî hayat ile ihyâ olmak isteyen bir kimsenin nefsinin arzularını terbiye etmesi, onları hayra istikâmetlendirmesi ve Cenâb-ı Hakk’ın rızası yolunda kullanması gerektiği bildirilmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları