"Namazı Tam Kılın, Zekâtı Hakkıyla Verin" Ayeti

KUR’ÂNIMIZ

Zekatın fazileti ve önemi nedir? "Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin" ayetini nasıl anlamalıyız?

Zekât, İslam’ın beş şartından biridir.

Zekât, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder.

"ZEKATI VERİN" AYETİ

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyrulur:

"Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin." (Bakara sûresi, 43)

İslâm'ın beş temelinden biri olan ve hicretin ikinci yılı Ramazan ayından önce farz kılınan zekât, belli şartlar altında belirli bir miktar malı lâyık olan kimselere vermek demektir. Malî ibadetlerin en başında yer alır. Önemi dolayısıyla Kur'ân-ı Kerîm'de seksenden fazla yerde namaz ile birlikte zikredilmiştir.

Zekât farzınının yerine getirilmesini açıkça emreden âyet-i kerîme, aslında Ehl-i kitap ile ilgili âyetler arasında yer almaktadır. Bu da geçmiş şeriatlarda da zekât farzının bulunduğunu göstermektedir.

"Onlara, ancak, dini Allah'ın emrettiği şekilde yaşayarak ve hanîfler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Doğru din de budur." (Beyyine sûresi, 5)

Ehl-i kitap ve müşriklerin durumlarını anlatan Beyyine sûresi içinde bulunan âyet-i kerîme, bütün dinlerde yer alan vazgeçilmez nitelikteki üç esası belirlemektedir: Tevhid, namaz, zekât...

Bu belirleme, Allah'ın birliğine inanmak ve O'nun emrettiği şekilde dini yaşayarak namaz farzını yerine getirmek ne kadar önem arzediyorsa, zekât vermenin de aynı değeri ve önemi taşıdığını göstermektedir. Zira bütün ilâhî kitapların açıkladığı hak ve doğru dinin tarifi, tevhid, namaz ve zekât ile yapılmış olmaktadır. Zira âyetteki "Doğru din budur" tesbiti bunu ifade eder.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları