Müslümansak Bunları Düşünmemiz Gerekir

TEFEKKÜR

Derinden derine düşünmek gerekir neden müslüman aklının bilim, düşünce ve teknik üretmediğini. İki milyarlık müslüman dünyanın neden insanlığa bir şeyler sunamadığını.

Derin derin, ciddî ciddî düşünmek gerekir.

Yüzeyselliğin bir ur gibi bütün dünyayı sardığı bir zamanda bu iş belki rağbet görmez ama, problemlerimizi çözmenin başka yolu da yoktur.

Derinden düşünmek gerekir. Pansuman tedbirlerle kendimizi aldatmak istemiyorsak, bizi dinleyenleri yanıltma suçu işlemeyeceksek bu böyledir.

“Fikren halledilmeyen meseleler fiilen de halledilemezler.” Hayâl düşünceden de önemli ve önceliklidir. “Her güzellik önce hayâlde başlar.” Buyrulmuş ki; “dünyanın bütün acılarını dindirecek bir rüyâ görmeyi sürdür.” Sürdür ki, çıtayı yüksek, ufkunu geniş tutmuş olasın. Oynamışken büyük oynayasın. Yüce Yaratıcı, “kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler” derken hedefi çok büyütmüştür. “Yeri göğü etkileyecek eserleri Müslümanlar yazsın” istemiştir. Azıcık okuyup azıcık düşünmekle, “iki dirhem bir çekirdek” yazmakla insanlık kültürel yönden yetişmiş olmuyor.

Yerlerin göklerin niçin yaratıldığını, âlemdeki her bir varlığın yaratılış maksadını düşünmek gerekir. “Arada bir insan yapımı olmayan bir şeye dikkatle bak; bir dağ, bir yıldız, akan bir nehrin kıvrımlarına. O zaman bilgeliği ve sabrı bileceksin. Daha da ötesi, bu dünyada yalnız olmadığını.” (Sidney Lovett)

Derinden derine düşünmek gerekir insan olmanın mânâsını. Müslüman olarak temel misyonumuzu.

Düşünmek gerekir “liya’büdûn” sırrını. “Liya’büdûn”un çapını. “İhsan sırrı”nı da yanına koyup bir kere daha, ciddî ciddî düşünmek gerekir.

Alemlerden müstağnî olan Yüce Allah bizi yaratmaya neden lüzûm hissetti? “Onu idrak edelim, takdir edelim” diye mi düşündü?

Hayır hayır, meselenin abdest alıp namaz kılmakla bitmediğini, aksine yeni başladığını düşünüyorum.

Derinden derine düşünmek gerekir “olanı ve olması gerekeni.” Olanla olması gereken arasındaki farkı kavradığımız gün, büyük bir gün olacaktır.

Düşünmek gerekir “Allah için çalışma”nın ne anlama geldiğini.

Derinden düşünmek gerekir “âlemin âlemini

Dünyanın neresinde, hangi üniversitesinde nelerin konuşulduğunu düşünmek gerekir.

Derinden derine düşünmek gerekir Ümmet-i Muhammedin hâl-i pürmelâlini.

“İnanıyorsanız en üstün sizsiniz” bildirisini, bir de olup bitenleri ciddî ciddî düşünmek gerekir.

Düşünmek gerekir, toprakların müslüman kanına neden doymadığını. “Allahü ekber” deyip baş kesmeyi cihad sananların hangi eğitim ve eritim tuzaklarında ma’mûl hâle getirildiğini.

Düşünmek gerekir adâlet eksenli bir dünyanın neden kurulamadığını. Adâletin muhâfızlarının nerelerde kaldığını. Lâf kalabalığına; hamâsî söylemlere itibar etmemeli.

Düşünmek gerekir derinden derine, iki milyar müslümanın başının nerede kaldığını. Neden başların ayak, ayakların baş olduğunu. “Akılsız başın derdini ayaklar çekermiş.” Neden aklın “çamura batmış eşek” kabul edildiğini bir kere daha, “zülf-ü yâre” dokuna dokuna düşünmek gerekir.

Düşünmek gerekir neden müslüman aklının bilim, düşünce ve teknik üretmediğini. İki milyarlık müslüman dünyanın neden insanlığa bir şeyler sunamadığını.

Şanlı kitabımızın neden bizi şanlı hâle getiremediğini yeniden yeniden, ciddî ciddî düşünmek gerekir.

Tarihin kırılma noktalarını, kıranların kim olduğunu ve niçin kırdıklarını düşünmek, bilmek ve yüksek sesle söylemek gerekir.

Kur’ân, “düşünen” bir kavme ithaf edilmişken neden hatim sürmelerle iktifa edilmiştir? Bir kere, bir kere daha düşünmek gerekir.

Ölümü ve sonrasını derinden derine düşünmek gerekir.

“Bugün yine ölümü iyice düşündüm

Sanki girdim mezara kar altında üşüdüm.”

Ölüm konuşunca her şey susarmış. Susmalı ve durup düşünmeli ölümü.

Öleceksek, niye doğduk acaba?

Düşünmeyeceksek “kendimiz çalıp kendimiz oynayacağız” bir fasit dairede dönüp duracağız demektir.

Kaynak: İdris Arpat, Altınoluk Dergisi, 365. Sayı, Temmuz 2016