Müslümanların Birbirlerine Karşı Görevleri

HAYATIMIZ

Cenâb-ı Hak ebedî saâdeti; dünyadayken haşmet ve azamet taslamayan, fesat çıkarmayan ve gönüllerinde Allâh’ın muhabbeti dolup taşan kimselere nasîp eylemiştir.

Bir mü’min, sadece sâlih bir mü’mine karşı alçak gönüllü davranmalıdır. Buna karşılık kibirli, kendini beğenmiş, burnundan kıl aldırmayan, insanlara yukarıdan bakan ve onlara haksız davranan kimselere aslâ tevâzû ile yaklaşmamalıdır. Böyle kimseler ile gönlünü dünyaya kaptıran, her şeyi para-pul, makam-mevkî ile ölçen kimselere tevâzû göstermeye kalkmak, İslâm’ın izzetinden fedâkârlık yapmaktır ki, buna kimsenin hakkı yoktur. Tevâzû, menfaatperestlik için haksızın karşısında ezilip büzülmek değildir. Tevâzu, hak karşısında boynu kıldan ince olmaktır.

Velhâsıl Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimizʼe:

“…Mü’minlere şefkat ve tevâzû kanadını indir.” (el-Hicr, 88)

ALÇAK GÖNÜLLÜ DAVRAN!

“Sana uyan mü’minlere alçak gönüllü davran!” (eş-Şuarâ, 215) buyurarak Oʼnun şahsında bizlere; şefkatli, merhametli ve mütevâzı olmamızı emretmiştir.

Yüce Rabbimiz mü’minleri birbirine kardeş yapmış, sonra da onlara birbirinin derdiyle ilgilenmeyi, birbirinin yarasına merhem olmayı ve kardeşlerinin sıkıntılarını gidermeyi emretmiştir. Şu hâlde mü’minler, kardeş olduklarını hiçbir zaman unutmayarak birbirlerine aslâ kaba davranmamalı, kendilerini diğer kardeşlerinden üstün görmemeli ve onlardan bir kabalık görünce hemen yüz çevirmeyerek kardeşlerine karşı anlayışlı olmalıdır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları