Mürşid-i Kâmil'e Neden İhtiyaç Var?

EZCÜMLE

Mânen kemâle ermek için, bir mürşid-i kâmilin rehberliğine tâbî olmak îcâb eder.

Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh-, peygamber vârisi bir mürşid-i kâmilin mânevî terbiyesine girmenin, nefs engelini aşmak, hakîkat ve mârifete ermek için ne kadar mühim olduğunu şöyle ifâde buyurur:

“Bir bıçak, kendi sapını, başka bir bıçak olmaksızın nasıl yontabilir? Sen git, yaralarını bir gönül cerrahına göster. Sen onları kendi kendine tedâvi edemezsin...”

“Dünyevî duygu ve düşüncelerinin sağlığını tabipten, kişiyi sonsuza yücelten ilâhî hislerin sıhhatini de mürşid-i kâmilden öğren.”

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in buyurduğu:

“Mü’min, mü’minin aynasıdır.” hadîs-i şerîfi muktezâsınca, kâmil insanlar bize, tertemiz ve berrak bir ayna olurlar da, rûhumuz o parlak aynada kendi özünü ve gerçek varlığını seyreder. Böyle bir aynadan mahrum olanlar, kendi hatalarının farkına varamadıkları gibi, sefâletlerini saâdet zannetme gafletinden de uyanamazlar.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları, 2015