Mü'minun Suresi 60. Ayet İle İlgili Hadis

Ayetler ve Sureler

Mü'minun suresi 60. ayet ile ilgili hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu ayeti nasıl açıklıyor? Dr. Murat Kaya anlatıyor...

Hz. Âişe (r.a.) der ki:

Resûlullah (s.a.s.)’e, “Onlar, yaptıkları her iyiliği ve işledikleri her ameli, kalpleri her an Rablerine dönüyor olmanın haşyetiyle ürpererek yaparlar” (Mü’minûn 60) âyeti hakkında “Acaba bunlar içki içip, hırsızlık eden kimseler midir?” diye sor­dum. Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Hayır, ey Sıddîk’ın kızı! Bunlar oruç tutan, na­maz kılan ve sadaka veren, bununla birlikte kendilerinden kabul olun­mayacak diye korkan ve hayırlarda ellerini çabuk tutan kimselerdir.” (Tirmizî, Tefsir 23/4)

MÜ'MİNİN SURESİ 60. AYETİN TEFSİRİ

Önceki âyetlerde bahsedildiği üzere hak dini terk edip bâtıl yollara düşen ve parça parça olanların aksine burada hak dine bağlı gerçek mü’minlerin temel vasıfları belirtilir. Buna göre o mü’minler:

Rablerinin korkusuyla titrer, emirlerini tutar, yasaklarından sakınır; O’nun rızâsını kaybetme ve azabına uğrama endişesiyle kalpleri yerinden oynar.

Rablerinin âyetlerine iman ederler. Hem Allah’tan gelen Kur’an âyetlerine hem de kâinatta Allah’ın varlığını gösteren delillere inanır; onların delâlet ettiği O Yüce Yaratan’ın birliğini ve sadece O’na kulluk yapılmasını kabul ederler.

Bu sebeple Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Açık ve gizli şirki terk ederler. İbadetlerinde ihlâslı olmaya ve yaptıklarını sırf Allah rızâsı için yapmaya çalışırlar.

Her türlü hayırlı işleri, kalpleri Allah’a dönmenin heyecanıyla çarparak yaparlar. Çünkü verilen her nefesin son nefes, kılınan namazın son namaz, verilen sadakanın son sadaka, tutulan orucun son oruç, gösterilen tebessümün son tebessüm ve yapılan bir zikrin son zikir olma ihtimali devamlı vardır. Onlar hayatlarını böyle bir ölüm şuuru, Rabbe dönme heyecanı, korkusu ve iştiyakı içinde geçirirler. Böyle olunca da her türlü hayır işinde koşuşarak yarışır ve hep en önde olmak için gayret gösterirler.

Bişr-i Hafî (k.s.) ne güzel söyler:

“Unutmayın ki, «Dün» öldü… «Bugün» son nefesini vermede… «Yarın» da henüz doğmadı. Zamanınızı bu açıdan görün ve her an yararlı iş yapmaya bakın.” (Velîler Ansiklopedisi, I, 238)

Hz. Âişe (r.a.) der ki:

Resûlullah (s.a.s.)’e, “Onlar, yaptıkları her iyiliği ve işledikleri her ameli, kalpleri her an Rablerine dönüyor olmanın haşyetiyle ürpererek yaparlar” (Mü’minûn 23/60) âyeti hakkında “Acaba bunlar içki içip, hırsızlık eden kimseler midir?” diye sor­dum. Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Hayır, ey Sıddîk’ın kızı! Bunlar oruç tutan, na­maz kılan ve sadaka veren, bununla birlikte kendilerinden kabul olun­mayacak diye korkan ve hayırlarda ellerini çabuk tutan kimselerdir.” (Tirmizî, Tefsir 23/4)

Hasan Basrî (r.h.) der ki: “Biz öyle kimselere yetiştik ki; sizin işlemiş ol­duğunuz günahlar dolayısıyla azaba uğrayacağınızdan korktuğunuzdan da­ha fazla, yaptıkları iyiliklerinin kabul edilmeyerek yüzlerine geri çarpılacağın­dan korkuyorlardı.” (Kurtubî, el-Câmi‘, XII, 132)

Allah Resûlü (s.a.s.) biz ümmetini vakit geçirmeden ve fırsatı kaçırmadan hayırlı amellere koşmaya teşvik etmektedir:

“Yedi şey gelmeden evvel hayırlı işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz;

İbâdet ve tâati unutturan fakirlik,

Azdıran zenginlik,

Her şeyi bozup perişan eden hastalık,

Saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık,

Ansızın geliveren ölüm,

Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl ve,

  Kıyâmetten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz? Kıyâmet ise belâsı en müthiş ve en acı olandır.” (Tirmizî, Zühd, 3/2306)