Mükemmel Müslümanlığın Göstergesi

İnfak

Mal, canın yongasıdır ve onun elden çıkması, insa­noğlunun en mühim endişe sebeplerinden biridir.

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Hikmet ehli bir zâta sormuşlar:

«‒Cömertlik mi iyidir, şecaat (cesaret) mi iyidir?»

O zât şu karşılığı vermiş:

«‒Cömert olanın şecaate ihtiyacı yoktur.»”

Mal, canın yongasıdır ve onun elden çıkması, insa­noğlunun en mühim endişe sebeplerinden biridir. Lâkin mal-mülk, insanoğluna ilâhî imtihan gâyesiyle verilmiş bir emânettir. Cenâb-ı Hak, lûtfettiği malın belli bir kısmının, yine kendi yolunda sarf edilmesini isteyerek; يَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ / sadakaları (Allah) alır…” buyurmuştur. (Bkz. et-Tevbe, 104)

GAFİL İNSAN

Gâfil insan ise, mal-mülkün bir imtihan malzemesi olduğunu unutur da o ilâhî emâneti kendisinin zanneder. Nîmetlerin asıl sahibi olan Allâhʼa dayanıp sığınmak yerine, elindeki mal-mülkün izâfî kuvvet ve kudretine sığınır.

Nefs ve şeytan da, insanı sürekli fakir düşmekle korkutarak Allah yolunda infâk etmekten alıko­ymaya çalışır. Nitekim Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede:

Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri telkin eder…” (el-Bakara, 268) buyurarak bu hakîkati beyan eder. Bu sebeple şeytanın telkin ettiği fakir düşme korkusunu aşarak infakta bulunabilen cömert kimseler, Allah için risk alabilen gerçek cesaret ehlidirler. Yani cömertlik, îman cesaretine sahip kalplerin zaferidir, sâlih ve kâmil gönüllerin sanatıdır.

Hazret-i Hatice vâlidemiz, İslâmʼın en garip ve zayıf zamanında bütün servetini Allah ve Rasûl’ü için bezlederek îman cesâretinin ihtişâmını sergilemiştir.

ÎMAN CELÂDETİNDE MUHTEŞEM ZİRVE

Âilesine yalnızca Allah ve Rasûl’ünü bırakarak son kuruşuna kadar bütün malını-mülkünü defalarca infâk edebilen, gördüğü nebevî iltifat karşısında ise büyük bir aşk ve şevk ile; “Ben ve malım yalnızca Senʼin için değil miyiz, yâ Rasûlâllah!”[1] diyen Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, îman celâdetinde ne muhteşem bir zirvedir.

“Anam, babam, canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah!” diyen sahâbeler de dünyada hiçbir sıkıntı ve riski göze almaktan çekinmeyip bütün imkânlarını Allah için fedâ edebilecek bir gönül kıvâmıyla İslâm semâsının yıldızları oldular. Allah onlardan râzı olsun!..

[1] Bkz. İbn-i Mâce, Mukaddime, 11.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013