Muhammed Ârif Rîvgerî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri

TEFEKKÜR

Muhammed Ârif Rîvgerî Hazretlerinin hikmetli sözlerinden bazıları…

  • “Tarîkatin başlangıcı, saâdeti, anahtarı ve dînin emri; tevbe ve huşû içinde Allâh’a ilticâ edebilmektir! Tevbe, bir mü’minin en mühim virdidir.”[1]
  • “Herkese canınla, malınla hizmet et ve kimseye emir verme!”[2]
  • “Dünyayı, yani nefsânî arzuları terk etmek demek, kalbin her an Allah -celle celâlühû- ile beraber olması demektir. Bu iş, senin yüksek derecelere ulaştığının delîlidir.”[3]
  • “İnsan saâdete ulaşmak istiyorsa kendisini melekler derecesine çıkarsın! Yani nefsânî arzularına meyletmeyip bilâkis nefsini kendisine itaat ettirsin! Böylece iç âlemi temizlensin, her zaman Allâh’ı zikreder olsun ve söz verdiği kulluğu hakkıyla îfâ edebilmek için bütün gayretiyle çalışsın! Allah’tan başkasını kendisine mahbûb edinmesin ve Allah’tan gayrısından ümitvâr olmasın! Her zaman ebrâr ve ahyâr’ın hizmetinde bulunsun! Keskin kılıç gibi olan vakte karşı dikkatli olsun; hiçbir dakikayı gaflet ile beyhûde geçirmesin! Allâh’ın ismini her zaman zikretsin, gönlü, cemâlî sıfatların mazharı olsun!”[4]
  • “Mârifeti elde etmenin ilk şartı; nefsânî arzuları bertaraf etmek, kerâhetlerden ve şüpheli lokmalardan uzak durmak ve helâllerle gıdâlanmaktır.”[5]
  • “Mârifetin semeresi, Allâh’a tam olarak yönelmektir.”[6]
  • “Ârif o kişidir ki, Allâh’ın verdiği her nefeste kalbini tam olarak O’na versin ve bu hâl tâ son nefesine kadar devam etsin! Aynı zamanda onun bu hâli, insanlardan da saklı kalsın!”[7]
  • “Allah Teâlâ’nın sanatını temâşâ ve tefekkür ile meşgul olmak, îmânın anahtarlarındandır. Allah Teâlâ’yı görmek istiyorsan, O’nun sanatını (ibret ve hikmet nazarıyla) müşâhede et!”[8]
  • “Bâzen sükût, konuşmaktan daha tesirli olur.”[9]
  • “Pâk, doğru ve sağlam îtikad sahibi ol! Zira gaflete dûçâr olmuş bir kalp ve çirkin bir gönül, bütün uzuvları ve bedeni kirletir. Zâten Allah Teâlâ’nın bizi huzûruna kabûl etmesi veya etmemesi de şu gönül sebebiyle değil midir?!”[10]
  • “Boynuna ağır yük yüklenmiş bir kuş düşün; bu kuş hiç uçabilir mi?! Bunun gibi sâlikte de dünyaya bağlılık çoksa, o da Allâh’a doğru kanat açamaz ve talep vâdisine adım atamaz!”[11]


[1] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 5.

[2] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 4.

[3] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 3.

[4] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 3.

[5] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 7.

[6] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 9.

[7] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 8-9.

[8] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 9.

[9] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 8.

[10] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 4.

[11] Ârif Rîvgerî, a.g.e, s. 6.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları