Mânevî İlerlemenin Merhaleleri

Peygamberlere İman

Mânevî terbiye yolculuğunda, keşif ve kerametlere ermeden tekâmül etmek, daha hayırlıdır.

Îmandan ihsâna ulaşmayı hedefleyen takvâ yolculuğunda, keşif ve kerâmetlere ermek veya ermemek, mânevî ilerlemenin yegâne ölçüsü değildir. Nitekim pek çok rivâyette peygamberlerden sonra insanların en hayırlısı olduğu bildirilen Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-ʼın da, fizikî ve zâhirî kerâmetine dâir çok fazla bir rivâyet yoktur. Onun en büyük kerâmeti, Allah Rasûlüʼne olan eşsiz sadâkati, müstesnâ teslîmiyet ve itaatidir. Peygamber Efendimizʼin örnek şahsiyetine âit bütün husûsiyetlerin, ona en yüksek seviyede sirâyet etmiş olmasıdır.

Bu bakımdan mânevî terbiye yolculuğunda, keşif ve kerametlere ermeden tekâmül etmenin, daha hayırlı olduğu ifâde edilmiştir. Zira bu gibi hâlleri müşâhede edenler, beşer olmak sıfatıyla gurura kapılabilirler; kendilerinin, nasıl olsa tekâmül ettikleri düşüncesiyle, himmetlerini, yani mânevî gayretlerini azaltma yanlışlığına sürüklenebilirler.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları, 2015