Mahmud Sami Efendi’den Cennet Sohbeti

Ahirete İman

Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri bir bayram sohbetlerinde Cenneti ve Cemâlullahı anlatıyor. İşte o sohbet: Müminlerin Cennetteki durumu.

Mü’minler cennete girince, herkes hiç şaşırmadan kendi makamını, kendi kürsüsünü bulur ve doğruca oraya gider. Cenâb-ı Hak cennette herkese mutlaka bir kürsü vermiştir, her mü’min hangi kapıdan gireceğini, hangi yoldan gideceğini, hangi kürsüye oturacağını hiç şaşırmadan bilir.

Cenâb­ı Hak bütün hûri ve ğılmanlara emir verip hitâb eder:

“Mü’min kullarımı burada sürurlandırın!” buyurur.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN EN’AM SURESİNİ OKUMASI

Bütün peygamberler makamlarına yerleşir. Evvela Hz. Dâvut’a (a.s.) Zebur’dan bir parça oku­ması emrolunur, o da güzel sesiyle okur. Sonra her peygamber kendi kitabından okur, en son da Hz. Peygamber Efendimize gelince, o da Kur’ân-ı Kerîm’den “Sûre-i En’am”ı okur.

Cennet ehli bunun tekrar tekrar okunmasını isterler, her gün okumağa devam olunur. Bu sûre Mekke’de ve bir günde nâzil olmuştur.

ALLAH’IN SELAM İSMİNİN TECELLİSİ

Cenâb­ı Hak mü’minlere hitab eder: “Ya ibâdî,” Ey kullarım! Ben kimim? Biliyor musunuz? Mü’minler hepsi birden:

Sen Allah’sın, derler. Cenâb-ı Hak buyurur ki: Benim bir adım da Selam’dır, burada selamlaşın:

“Selam size! İyilik ve emniyet içinde girin oraya, orada ebedî kalın.” (Zümer Sûresi / 73)

“Selam size, selâmet ve emniyettesiniz, dünyada sabrettiğiniz günlere karşılık, işte ne saâdetli bir duraktır burası" (Râd Sûresi / 24)

Cenâb­ı Hak yine hitab eder: Benim bir adım da Mü’mindir, emn ü eman veririm. Siz de mü’minsiniz ve emn ü emandasınız, emni­yet ve selâmettesiniz.

Bundan sonra Cenâb­ı Hak cemâliy­le tecellî buyurur ve mü’minler tam üç yüz sene Allah’ın cemâline bakarlar da gözleri kamaşmaz, gözlerini kırpıştırmaz ve bakmağa doymazlar.

CENNETTE EŞLER BİRBİRİNİ GÖRECEK Mİ?

Cenâb­ı Hak yine buyurur ki:

“Ey kullarım, ben sizden râzıyım, siz de benden râzı mısınız?”

Mü’minler derler:

“Ya Rabbî! Bundan daha büyük nîmet mi olur ki, senden râzı olmayalım? Daha ne isteyebiliriz senden? Sana Hamd olsun.” diye sevinirler…

Cenâb­ı Hak da onlara:

“Haydi öyleyse makamlarınıza gidin zevcelerinizle görüşün.” der.

Bunun üzerine mü’minler koşarak makamlarına varırlar ve zevcelerini görürler, fakat bambaşka bir halde bulurlar ki onlar da nûra gark olmuşlardır, hem birbirlerine koşuşurlar, hem de şöyle konuşurlar:

– Sen ne kadar nûrlanmışsın, seni hiç bu kadar güzel görmemiştim.

– Ben de seni hiç görmediğim bir halde nûrlanmış ve güzelleşmiş gördüm, derler.

“Allah’a îmân etmiş ve ameli sâlih işlemiş mü’minlere ne saâdet, müjdeler olsun onlara, en güzel makamlar onlar içindir. Varılacak ne güzel yerlerdir.” (Râd Sûresi / 29)

CEMÂLULLAH’I KİMLER GÖRECEK?

Firdevs cennetinde bir vadi vardır ki oraya Mezid vadisi denir, oranın her yeri nûrdan minberlerle doludur. Cumâ günü olunca peygamberler o minberlere çıkarlar. Sıddîklar, şehidler ve sâlihler de zümrüt ve zebercetle süslü altın kürsülere çıkarlar, bütün cennet ehli de minberlerin etrafında toplanır. Hepsi birden Allah’a hamd ederler.

Allah Teâlâ mü’minlere:

“Size bugün başka bir ihsanım daha var!” diyerek, Cemâliyle tecellî eder.

Bu Cemâl tecellîsine her hafta nâil olanlar vardır ki bunlar çocukluklarından ömürlerinin sonuna kadar Allah’a îmân, taat ve zikir ile yaşayanlardır.

Cemâlullâhı ayda bir defa görmek şerefiyle ikram olunanlar vardır ki bunlar da Allah’ın taat ve zikrine gençliklerinden bir kısmını isyanda geçirdikten sonra daha gençlik elden gitme­den dönüp de ömrünün sonuna kadar îmân ve zikirle yaşayanlardır.

Cemâlullahı seyretmeğe yılda bir kere maz­har olanlar vardır ki, onlar da ihtiyarlıklarında kulluğa başlamış kimselerdir.

İlk tecellîde olmak üzere bir defa görenler de vardır ki, bunlar ömürlerini isyanla geçirip sonradan tevbe istiğfar etmiş ve affolunmuş ve tövbeleriyle âhirete göçmüş olanlardır.

Cenâb­ı Hak cennette herkese müsâvî görünmüyor, herkesin haline, taat ve zikrine, îmân ve ameline göre kimine haftada bir, kimine ayda bir, kimine de ömründe bir görünür ki, dünyada bir an evvel îmân etmenin, taat ve zikre koşmanın lüzûmu anlaşılsın.

CEMÂLULLAH’I HİÇ GÖREMEYECEKLER

Allah’ı görmeyenler de olacaktır ki, bunlar Mûtezile taifesidir. Çünkü bunlar; En’am Sûresi’nin 103. âyetine dayanarak Allah’ın hiçbir yerde ve hiçbir zamanda gözle görülmeyeceğine inanırlar. Bundan ötürü onlar hiç göremeyerek cezâlanacaklardır.

“Gözler O’nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (En’am Sûresi: 103)

Halbuki Kıyâme Sûresi’nde:

“Rablerine bakacaklardır.” (Kıyâme Sûresi / 23) âyeti kerîmesiyle cennette mü’minlerin Rablerinin Cemâl tecellîsine nazar edip duracakları müjdelenmek­tedir.

Bir evvelki âyeti kerîme dünyada iken bu baş gözü ile görülemeyeceğine işarettir, âhiret­te Cemâlullah’ın müşâhade olunacağına mânî değildir.

Kaynak: Ramazanoğlu Mahmud Sami, Bayram Sohbetleri, Erkam Yayınları