Kurtulmanın Temel Şartı

İSLAM

Dinimize göre kurtulmanın temel şartı nedir?

İslâm’a girmek, kurtulmanın temel şartı olduğundan, Resûlullah, her bir insanın Müslüman olmasını, büyük bir iştiyakla arzular ve bir tek kişinin hidâyeti sebebiyle de son derece sevinirdi. Meselâ, onu hiçbir şey, Hz. Ebûbekir’in (r.a.) Müslüman oluşu kadar mesrûr etmemişti. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, III, 80)

Yine Ebû Zer,[1] Hâlid bin Zeyd,[2] Hubeyb bin Yesâf[3] ve Reyhâne bint-i Amr (r.a.)[4] gibi Allah’ın her bir kulu İslâm’a girip felâh bulduğunda, Peygamber Efendimiz’in yüzünde büyük bir sevinç, beşâret ve tebessüm görülmüştü.

Adiy bin Hâtim (r.a.), Efendimiz’in bu mutluluğunu:

“Müslüman olduğum zaman Efendimiz’in yüzünün büyük bir sevinçle parladığını gördüm.” şeklinde ifade etmiştir. (Ahmed, IV, 378)

İYİLİKLERİNİZ KARŞILIKSIZ KALABİLİR

İslâm’a girmenin ehemmiyetine binâen Resûlullah, savaşın en zor ânında bütün techîzâtıyla gelen kişiye, her şeyden evvel Müslüman olmasını emretmiştir. Çünkü yapılan amellerin bir kıymet ifade ederek Allah katında makbûl olabilmesi için, kişinin Müslüman olması lâzımdır. Aksi takdirde, yapılan işlerin âhirette bir faydası olmaz. İmansız yapılan iyiliklerin karşılığında ise, Cenâb-ı Hakk’ın adâlet ve merhameti îcâbı sadece bir takım dünya nimetleri verilir. (Müslim, Münâfıkîn 57; Heysemî, III, 111)

ALLAH KATINDA MAKBUL DİN 

Allah katında makbul din İslâm’dır.[5] Kim, İslâm’dan başka bir din ararsa, kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o, âhirette hüsrâna uğrayacaktır.[6] Çünkü Allah Teâlâ, kulları için din olarak İslâm’ı seçmiştir.[7] Dolayısıyla insanların kurtuluşu ancak İslâm ile olacaktır.

Ömer (r.a.), bir gün Hz. Talha’yı (r.a.) üzgün görmüştü. Sebebini sorduğunda, Talha (r.a.):

“–Allah Resûlü bir gün şöyle buyurmuştu:

«Ben bir söz biliyorum, her kim ölürken onu söylerse mutlaka amel defteri için bir nûr olur ve cesedi ile rûhu da, ölüm esnâsında o kelime sebebiyle ilâhî rızâya, rahmete ve huzûra nâil olur.»

Ben bu sözün ne olduğunu soramadan Resûlullah vefat etti. İşte bu sebeple üzgünüm” dedi.

Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):

“–Ben o sözü biliyorum. O, Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in, amcası (Ebû Tâlib’in) söylemesini istediği «Lâ ilâhe illallâh» cümlesidir. Resûlullah, eğer amcası için bundan daha kurtarıcı bir söz bilseydi, muhakkak onu söylemesini isterdi” dedi. (İbn-i Mâce, Edeb, 54. Ayrıca bkz. Ahmed, I, 6)

[1] Hâkim, Müstedrek, III, 385/5459.

[2] İbn-i Kesîr, Bidâye, III, 83.

[3] Vâkıdî, Meğâzî, I, 47.

[4] İbn-i Kesîr, Bidâye, IV, 128.

[5] Âl-i İmrân 3/19.

[6] Âl-i İmrân 3/85.

[7] Mâide 5/3.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları