Küçük Cihâd Nedir? Büyük Cihâd Nedir?

Nübüvveti

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in iştirâk ettiği son sefer olan Tebük, meşakkat dolu, zorlu bir seferdi. İslâm ordusu bin kilometre gitmiş ve dönmüştü. Medîne’ye yaklaşırlarken âdeta şekilleri değişmişti. Derileri kemiklerine yapışmış, saç-sakal birbirine girmişti. Hâl böyleyken Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onlara:

“−Şimdi küçük cihâddan büyük cihâda dönüyoruz!” buyurdular. Ashâb hayretler içinde:

“–Yâ Rasûlallâh! Hâlimiz meydanda! Bundan daha büyük cihâd var mı?” dediklerinde Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Şimdi büyük cihâda (nefs cihâdına) dönüyoruz!” buyurdular. (Süyûtî, II, 73)

Nefs cihâdı, kalbî eğitim ve mânevî terbiyedir. Gâye, ahlâkı yüceltmek ve insanı mânen olgunlaştırarak “insân-ı kâmil” hâline getirmektir. Bunun yolu da ilâhî hakîkatlerle yoğrulmuş bir akıl, îman ve güzel ahlâk ile tezyîn edilmiş bir kalp, Kur’ân ve sünnetin rûhâniyetiyle taçlanmış hâl ve davranışlarla “tevhîdin mîrâcına yükselerek” kemâle ermektir.

***

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Medîne’ye gelişiyle birlikte bütün halk heyecanla O’nu ve İslâm ordusunu karşıladılar. Çocuklar da Varlık Nûru Efendimiz’i Seniyyetü’l-Vedâ’da karşılamak üzere yollara dökülmüşlerdi.