Kendinizi Hiç Hesaba Çekiyor Musunuz?

HAYATIMIZ

“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe, aslâ birr’e (yani hayrın kemâline) erişemezsiniz. Her ne infâk ederseniz; şüphesiz Allah, onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92) buyrulmuşken, elimizdeki imkânların ne kadarını kendimiz için, ne kadarını da bizim dışımızda olan fakat bize zimmetli bulunan kardeşlerimiz için sarf ediyoruz?

Zira İslâm âlimleri, yeryüzünün herhangi bir bölgesinde zulüm gören, esir olan veya ezilen din kardeşlerine yardım etmeye muktedir olup da yardım etmeyen müslümanların, büyük bir günaha girecekleri hususunda ittifak etmişlerdir.

Bugün Suriye, Gazze, Afrika ve diğer İslâm beldelerindeki din kardeşlerimizin hâli içler acısı… Hiç şüphesiz ki bu hâl, hepimizi vicdan muhâsebesine sevk etmesi gereken, ilâhî bir imtihan tablosu!..

GÖNÜLLERİMİZİ HESABA ÇEKMEMİZ GEREKİYOR

“…Yetimi sakın ezme! El açıp isteyeni de sakın azarlama.” (ed-Duhâ, 9-10) buyrulmuşken, bir yetim gördüğümüzde, o yetim bizi hissen tâ Peygamber Efendimiz’e kadar götürüyor mu? Şâyet Efendimiz’in de bir yetim olarak dünyaya geldiğini hatırlamıyor ve yetimlere karşı vazifelerimizi düşünemiyorsak; îmânın gerektirdiği şefkat, merhamet ve diğergâmlık hassâsiyetleri noktasında gönüllerimizi hesâba çekmenin zamanı gelmiş demektir.

BİZİM TERCİHİMİZ KİMDEN YANA?

Cenâb-ı Hak has kullarını tarif ederken;

“Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (el-İnsan, 8) buyurmakta ve o kulların din kardeşlerini kendilerine tercih ettiklerini beyan etmektedir. Peki, bizim tercihimiz kimden yana? Kendimizden mi, kardeşimizden mi?

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Yıl: 2016 Ay: Mart Sayı: 114