Kendini Bir De Böyle Düşün!

HAYATIMIZ

İnsan ömrü, tefekkür derinliğiyle bakabilen bir kimse için aslında ne büyük bir ibrettir. Zira insan taze bir filiz gibi, bir çocuk olarak dünyaya gelir, gitgide serpilip büyür, genç ve dinç bir delikanlı hâlini alır. Fakat bu gidişat, orta yaş ile birlikte, tersine döner. Âdeta vücutta bahar-yaz bitip, sonbahar-kış başlar…

Ağaçların yemyeşil, hayat dolu yapraklarının kuruyup sararıp sert rüzgârlarla döküldüğü gibi; insanın da saçları yavaş yavaş ağarmaya, derisi buruşmaya, vücut şâkülünden kaymaya ve mecâli kesilmeye başlar. Çeşitli hastalıklar zuhûr eder, gitgide bel bükülür, dizlerde derman kalmaz.

Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Kime uzun ömür verirsek; Biz, onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı? (Yolculuk nereye?)” (Yâsîn, 68)

Şeyh Sâdî buyurur:

“Ey Âdemoğlu! Bazen nîmet içinde mağrur ve gâfil; bazen yoksulluk içinde ümitsiz ve mahzunsun… İşte neşeli ve kederli zamanındaki hâlin budur. Bilmem ki Rabbine (hamd, şükür ve rızâ hâlinde) kulluğu ne zaman edeceksin?!.”

Binbir rahmet ile bizleri kuşatan üç aylar mevsimi, iç muhâsebe bakımından en güzel fırsat demleridir. İçinde barındırdığı mübârek gün ve gecelerinin çokluğu ve feyzi dolayısıyla üç aylar, her yönüyle mânevî eğitim aylarıdır. Cennet kazancının en karlı zamanlarıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Yıl: 2016 Ay: Nisan Sayı: 134