Kendi Dilinden Fetö Örgütünün Din İstismarı

GÜNDEM

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca "Kendi Dilinden FETÖ-Örgütlü Bir Din İstismarı" başlığı altında, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in 40 yıllık dini söyleminin incelendiği çalışma tamamlandı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in İslam dinine verdiği zararları gözler önüne sermek için hazırlanan "Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunun kamuoyuyla paylaşıldığı programına katıldı.

KENDİ DİLİNDEN FETÖ-ÖRGÜTLÜ DİN İSTİSMARI RAPORUNU OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Hazırlanan raporun, Diyanet İşleri Başkanlığının halis niyetlerle çocuklarını dini istismar edenlere kaptıran vatandaşlara yönelik gecikmiş bir vazife olduğunu ifade eden Görmez, İslam dünyasında Türkiye'de yaşananları anlamakta zorluk çeken çevrelerin de raporun hedef kitlesini oluşturduğunu söyledi.

Konuşmasında, İmam Gazali'nin "Batınilerin sapkın anlayışlarını anlattığı" kitabından bir bölümü paylaşan Görmez, Batıniler ve Haşhaşilerin yaklaşık bin yıl önce Gazali'nin hayatına kastettiğini, dini istismar ederek suikastlar düzenlediğini ve devlet düzenini yıkmaya teşebbüs ettiğini anımsattı.

DERS ÇIKARTMAMIZ GEREKEN BİLGİLER

Gazali'den bin yıl sonra Haşhaşi zihniyetinin tekrar ortaya çıktığını ama buna karşın dinin aydınlık bir rehber olduğunu gören ve müminlere feraset öğütleyen insanların da bulunduğunu belirten Görmez, şöyle devam etti:

"Tarihten kendimize ders çıkarmakta çok başarılı olmadığımız, belki de tarihten çıkaracağımız en önemli derstir fakat belki gelecek için günümüzden ders çıkarmayı başarabiliriz. Nitekim günümüzde ibretlik yeterince olay yaşıyoruz. Kırk yıllık acılardan sonra FETÖ örgütünün bunlardan biri olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple vaazlarını, kitaplarını ve dergideki yazılarını inceleyen Din İşleri Yüksek Kurulu bu örgütün sızma hareketinin düşünce arka planını ortaya çıkarmıştır. Tabii bu hezeyanlara düşünce denebilirse."

Görmez, FETÖ'nün yöntem olarak yanlış bilgileri doğru bilgilerle harmanladığı, birden fazla anlama gelen ifadeler kullandığı, kelime kalabalığı oluşturarak muğlak anlam ürettiği, kendisini kastettiği halde üçüncü şahıslar üzerinden konuştuğu, kibrini tevazu gibi pazarladığı, inananların itibar ettiği zatları çıkarı için şahit gösterdiği, bütün konuşmalarında teatral bir oyun sergilediği ve gösteriyi anlamın önüne çektiği, hezeyanlarına meşruiyet devşirmek için önce yanlış dini hükümler ortaya koyduğu tespitinde bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından ‘Kendi Dilinden FETÖ -Örgütlü Bir Din İstismarı’ başlığı altında, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in 40 yıllık dini söyleminin incelendiği çalışma, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda kamuoyuyla paylaşıldı.

ALLAH İLE ALDATTI

FETÖ'nün menfaati söz konusu olduğunda söz konusu yöntemleri ustaca kullandığını vurgulayan Görmez, şunları söyledi:

"Takiye yöntemleriyle kurumlara, devlete nasıl sızmışsa takiye sözlerle de insanların dimağlarına, zihinlerine, gönüllerine, inançlarına ve değerlerine sızmıştır. Tek başına değer ifade eden sözler, onun asıl amacı fark edildiğinde birer zehre dönüşmüştür. Koyun postu giymiş kelimelerle mensuplarının zihni kurtlanmıştır. Bu yöntemi anlamadan aşağıdaki ifadelerin nasıl tepkisiz kabul edildiğini açıklamak kabil değil.

Görmez, FETÖ'nün mensuplarını Allah ile aldattığını, onların uluhiyet ve rububiyet akidelerini bulandırdığını aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu o kadar ileri bir noktaya taşımıştır ki fırsatını bulduğunda 'Doğrudan doğruya Allah'ın rahmeti adına' konuştuğunu, cemaatin karşısında haşa Allah'ın 'mütecelli' olduğunu söylemiştir ve ne hazindir ki bu sözleri cami kürsüsünde sarf etmiştir. Bu sözler onun sapkınlık derecesini göstermesi açısından önemli fakat tehlikeli olan kısım bu değil. Daha tehlikeli olan onun, bütünde uluhiyet akidesini sistematik olarak bozmaya çalışması. Kendi mensuplarına sürekli Allah'a ulaşmanın mümkün olduğunu anlatma çabasındadır. Allah'ı ulaşılabilir kılmak isteyen bir insanın Peygamber'i İzmir’e getirmesi, camiye, cemaati arasına sokması, onunla görüştüğünü iddia etmesi artık işten bile değildir fakat bunu sinsice yapmalıdır, gözünden yaşlar akmalıdır, coşku içinde söylemelidir. Coşku içinde söylemelidir ki kimse bunun bir hesapla yapıldığını fark etmesin. Herkes onun o coşkuya dayanamayıp bir sırrını ifşa ettiğini sansın ve kimse onun kendini anlatmak, kendini yüceltmek için Peygamber Efendimizi nasıl istismar ettiğini anlamasın."

Raporu pdf halinde okumak ve indirmek için tıklayınız

Kaynak: AA