Kardeşlik Paylaşmak ve Fedakarlıktır

HAYATIMIZ

Kardeşlik, paylaşmak ve fedakarlığı gerektirir. Asr-ı Saadet’ten kardeşlik örneği.

Din kardeşliği, kuru bir iddia ile gerçekleşmiş olmaz. Bu iddiayı paylaşma ve fedâkârlıkla isbat etmek lâzımdır. Uhud’da pek çok müslüman şehit olmuş, onları örtecek kefen bile bulunamıyordu. O esnâda yaşanan kâbına varılmaz bir din kardeşliği manzarasını Zübeyr bin Avvâm (r.a.) şöyle anlatır:

“Annem Safiye, yanında getirdiği iki hırkayı çıkarıp:

«–Bunları kardeşim Hamza’ya kefen yapasınız diye getirdim» dedi. Hırkaları alıp Hz. Hamza’nın yanına gittik. Yanında Ensâr’dan bir başka şehit daha bulunuyordu ve henüz onu örtecek bir kefen bulunamamıştı. Hırkaların ikisini de Hamza’ya sarıp Ensârî’yi kefensiz bırakmaktan utandık. Hırkanın birisi Hz. Hamza’ya, öbürü de Ensârî’ye kefen olsun dedik. Hırkalardan biri büyük diğeri küçük olduğu için de aralarında kura çektik.” (Ahmed, I, 165)

Hz. Ali (r.a.) şöyle demiştir:

“Kardeşlerimden birkaç kişiyi toplayıp onlara bir veya iki kap yemek yedirmem, bana, çarşıya çıkıp bir köle âzâd etmekten daha sevgili gelir.” (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 566)

İnsanlar samîmî duygulardan uzaklaşıp dünyaya âhiretten daha fazla önem vermeye başladığında kardeşlik duyguları da zayıflamaya yüz tutar. Ancak bu gidiş hayra alâmet değildir. İnsanları şiddetli hesaba ve azaba doğru sürükleyen bir gerilemedir. İbn-i Ömer (r.a.) şöyle der:

“Biz öyle zamanlar gördük ki içimizden hiç kimse kendisinin altın ve gümüşe müslüman kardeşinden daha lâyık olduğunu düşünmezdi. Şimdi öyle bir devirdeyiz ki altın ve gümüş bize müslüman kardeşimizden daha sevimli geliyor. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işittim:

Kıyâmet gününde nice komşular vardır ki komşusunun yakasına yapışmış:

«–Yâ Rabbî, bu komşum kapısını yüzüme kapattı; iyilik, ihsan ve yardımını benden esirgedi» der.” (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 111; Heysemî, X, 285)

Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları