Kalbinizi Yumuşatmak İçin Bunları Yapabilirsiniz

İnfak

Cenâb-ı Hak, rızkın temini hususunda mahlûkâtı birbirine vesîle kılmıştır. Dolayısıyla muhtâcı gözetmek, Allah Teâlâ’nın bizlere olan ihsanlarından onlara pay ayırabilmek, büyük bir fazîlettir.

Hazret-i Âişe c Vâlidemiz şöyle nakleder:

“Rasûlullah -sellallahu aleyhi vesellem-’in âile efrâdı, Medîne’ye geldiği günden vefat ettiği âna kadar, üç gün arka arkaya buğday ekmeğiyle karnını doyurmadı.” (Müslim, Zühd, 20)

SEVDİĞİNİZ ŞEYLERDEN İNFAK ETMEK

Cenâb-ı Hak, kendisine yakın kullarından olabilmemiz için sevdiğimiz şeylerden infâk etmemiz gerektiğini bildirerek şöyle buyurur:

“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe, aslâ birr’e (hayrın zirve seviyesine) erişemezsiniz. Her ne infâk ederseniz; şüphesiz Allah, onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92)

Hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulmuştur:

“Cömert insan, Allâh’a, Cennetʼe ve insanlara yakın; Cehennem ateşine uzaktır. Cimri ise, Allâh’a, Cennetʼe ve insanlara uzak; Cehennem ateşine yakındır! Câhil cömert, Allah Teâlâ’ya cimri âbidden daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr, 40/1961)

MUHTAÇLARIN FERYATLARINA TESELLİ OLMAK

Cenâb-ı Hak, rızkın temini hususunda mahlûkâtı birbirine vesîle kılmıştır. Dolayısıyla muhtâcı gözetmek, Allah Teâlâ’nın bizlere olan ihsanlarından onlara pay ayırabilmek, büyük bir fazîlettir. Zaten muhtaçların feryatlarına tesellî olmadıkça mü’minin rûhu da tesellî bulamaz.

Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:

“Şunu iyi bil ki, bedenden, maldan, mülkten kaybetmekte, ziyâna uğramakta rûha fayda vardır; onu vebâlden kurtarır. Mal; bağışlamakla, infâk etmekle, görünüşte elden çıkar gider, ama onu verenin gönlüne yüzlerce mânevî hayat gelir!”

Günümüzün en büyük mânevî hastalıklarından biri, cömertlik ve infaktan uzak kalmak sebebiyle kalplerin katılaşmasıdır. Kalp katılığının tedâvîsini ise Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle bildirmiştir:

“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan, fakiri yedir, yetimin başını okşa!..” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 263)

Hazret-i Mevlânâ da âdeta bu hadîsin şerhi mâhiyetinde şöyle buyurur:

“Fakr u zarûret içinde boğulan gönüller, dumanla dolu bir eve benzer. Sen onların derdini dinlemek sûretiyle o dumanlı eve bir pencere aç ki, onun dumanı çekilsin ve senin de kalbin rakikleşip rûhun incelsin.”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Temmuz 2015, 125. Sayı.