Kalb-i Selîmin Alâmeti

İHSAN

Kalb-i selîm ile ahlâkî bakımdan kemâle eren mü’minin, Allah ile beraberlik şuuru zirveye çıkar.

Kıyâmet günü en çok muhtaç olacağımız şeyi, Rabbimiz şöyle beyân eder:

“O gün (kişiye) ne malın-mülkün faydası olacaktır ne de çoluk-çocuğun. Ancak kalb-i selîm (tertemiz bir kalp) ile Allâh’ın huzûruna gelenler (kurtulacaktır).” (eş-Şuarâ, 88-89)

Kalb-i selîm’e nâil olabilmek de, kabir âleminden dâvetiye gelmeden evvel, âhiret yolculuğuna hazırlanmaya bağlıdır. Bunun için kalbi Allah’tan uzaklaştıran her şeyden rafine etmek, yani arındırıp inceltmek ve dünyada ihsân edilen her nîmeti uhrevî selâmet ve saâdetin sermâyesi kılabilmek gerekir.

TEMİZ KALBİN ÖZELLİKLERİ

Hak dostları, kalb-i selîm’in en mühim iki vasfını şöyle ifâde etmişlerdir:

1. Kimseyi incitmemek, kimseden incinmemek. Zira kalp, nazargâh-ı ilâhîdir.

2. Dünya ve âhiret işleri karşı karşıya geldiğinde âhiret işini tercih etmek.

Kalb-i selîm ile ahlâkî bakımdan kemâle eren mü’minin, Allah ile beraberlik şuuru zirveye çıkar. Kendisini dâimâ Hakk’ın huzûrunda ve ilâhî kameralar altında hisseder. Her an şu âyet-i kerîmelerin tefekkürü içinde bulunur:

“...Ve her nerede olursanız olun, O (Allah) sizinle beraberdir...” (el-Ha­dîd, 4)

“...Ve Biz ona (insana) şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 16)

Bu takvâ hâlinin zirvesinde bulunan Hak dostları da Rabbimizin sık sık hatırlattığı âhiret gerçeğini dâimâ dikkate alarak hayat yolculuğunda dosdoğru bir istikâmet izlerler. Âhiret hayâtına âit bir zarara uğramaktansa, bütün dünyevî menfaatlerden vazgeçebilme dirâyetini gösterirler.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları