Kainatı Tefekkür

TEFEKKÜR

Kâinâtın sırlarına nasıl ulaşabiliriz? Kâinâtı tefekkür...

Kâinâta ârifâne bir nazarla bakanlar, öyle bir gönül ufkuna nâil olurlar ki sanki üzerlerindeki semâ, muhteşem bir billur avize gibi ilâhî sırlardan göz kırpan bir derinlik sunmakta…

Yeryüzü ise her ağaç ve onların yaprakları ile ellerini niyâza açarak neşeli ürperişlerle Rabbine yalvarmakta…

Çimenler, sanki Muhammedî bir cemaat için seccâde, onun üzerinde çiçekler safâlı bir ümmet olarak vecd içinde dalgalanmakta…

Minicik kuşların bir damlacık yüreklerinden dökülen feryat nağmeleri, en duygulu tesbihler hâlinde Hakk’a teşne gönüllerde yankılanmakta...

Kudret nişâneleri olan dağlar, ilâhî huzurda kıyam hâlinde…

Sanki bulutlar, feyz ve bereket menbaı olarak semâda dolaşan birer okyanus…

Rüzgârlar, ilâhî ilhamların gaybî habercileri…

Şimşekler, korku ve ümit şerâreleri… Gürlemeler ve yıldırımlar, Kahhâr’ın saltanatının fermanları ve gafletten îkaz eden bombardımanları…

Gündüzler, Hakkʼın nûrundan bir tecellî kırıntısı; geceler ise, ilâhî sır ve hikmetlerin tefekküründe derinleşme demleri...

Velhâsıl müʼmine gereken en mühim tahsil; “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (el-Alak, 1) emr-i ilâhîsine her an itaat neticesinde kalben merhaleler katetmektir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları