İyilik 10 Katı Karşılık Bulur

İnfak

Hz. Ali’nin (r.a.) yaptığı amele karşılık Allah’ın da on misliyle mukâbelede bulunduğu iyilik.

Bir gün dilencinin biri Hz. Ali’nin (r.a.) önünde durup bir şeyler istedi. Hz. Ali, oğulları Hasan ve Hüseyin’e (r.a.):

“–Annenize gidin ve evdeki altı dirhemi alıp getirin!” dedi.

Hz. Hasan ve Hüseyin (r.a.) gittiler ve altı dirhemin hepsini getirip babalarına teslîm ettiler. Hz. Ali (r.a.) de bu dirhemleri dilenciye verdi. Hâlbuki o esnâda kendilerinin de bu dirhemlere ihtiyacı vardı. Hz. Fâtıma (r.anhâ) onunla un alacaktı. Bir müddet sonra Hz. Ali (r.a.) eve gitmek üzere yola koyuldu. Henüz evden içeri adımını atmamıştı ki, yanına devesini satmak isteyen bir kimse geldi:

“–Parasını sonra verirsin.” diyerek devesini Hz. Ali’ye (r.a.) yüz kırk dirheme sattı ve hayvanı kapıya bağlayıp gitti. Kısa bir süre sonra bir başka kimse çıkageldi ve deveyi iki yüz dirheme satın aldı. Parasını da hemen ödeyip gitti.

Hz. Ali (r.a.), yüz kırk dirhemi deveyi satın aldığı kimseye verdi, arta kalan altmış dirhemi de Hz. Fâtıma’ya teslim etti ve şöyle dedi:

“–Bu, Allâh’ın: ‘Her kim bir iyilik yaparsa ona, o yaptığı iyiliğin on katı vardır.’ (el-En’âm, 160) buyurarak bize vaad ettiği ihsânıdır. Biz o altı dirhemi verdik. Allâh Teâlâ da on misliyle mukâbelede bulundu!..”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Vakıf İnfak ve Hizmet, Erkam Yayınları