İtaat Etme Keyfiyeti

Allah`a İman

İnsanlar ve cinler değil, hayvânat ve hattâ cemâdâta kadar bütün varlıklar, yüzü suyu hürmetine yaratıldıkları Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i ilâhî bir sır ile tanırlar. O’na sonsuz bir muhabbetle kayıtsız şartsız itaat ederler. Fakat dünya hayâtındaki imtihan sırrına binâen insanoğlunun gözlerine çekilen gayb perdesi, bunun farkedilmesine çoğu zaman mânî olur.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bizleri gafletten uyandırıcı şu hadîs-i şerîfleri, ne kadar ibretlidir:

“Cinlerin ve insanların isyankâr olanları dışında, yerde ve göklerde bulunan bütün varlıklar, benim, Allâh’ın Rasûlü olduğumu bilirler.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 310)

Bu da gösteriyor ki Allâh ve Rasûlünü tanıyıp itaat etme keyfiyeti sâdece insana münhasır değildir. Bilakis bu hususta diğer mahlûkâtın, gayr-i irâdî olarak daha ileri seviyede bulunduğu bile söylenebilir.

Âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak bu gerçeğin bir başka varlıktaki tezâhürünü de şöyle bildirir:

“...Kuşları ve tesbih eden dağları da Dâvud’a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.” (el-Enbiyâ, 79)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013