İsrafların En Büyüğü

HAYATIMIZ

Bilmeliyiz ki, ömrü boş geçirmek büyük bir hüsran sebebidir. Elimizdeki yüce emanetleri muhafaza etmemek bir israftır. Hele insanın eğitiminde onun, varlıkların en şereflisi olması istikametinde yetiştirilmeyip ziyân edilmesi, israfların en büyüğüdür.

Hayat, Cenâb-ı Hakk’ın her canlıya bir defâ kullanmak üzere bahşettiği ve muayyen bir zamanla tahdîd buyurduğu son derece kıymetli bir nîmettir. Zamanı, onun değerine en lâyık amellere sarf etmek şarttır. Çünkü hayatta her an yapılabilecek birden fazla iş vardır. Fakat bunların o an için en ehemmiyetli olanlarını öne almak ve diğerlerini de ehemmiyet derecelerine göre sıraya koymak, zamanı gereği gibi kullanabilmek için dikkat edilmesi gereken mühim bir düsturdur.

Meselâ bir annenin çocuğuna süt emzirmesi, merhamet ve şefkatinin îcâbı olan güzel bir davranıştır. Ancak evde yangın çıktığında çocuğuna süt vermeye devâm etmesi büyük bir hamâkat ve vebâldir. O esnâda bir kova su ile de olsa yangını söndürmeye gayret etmelidir. Zîrâ bu vazîfe diğerine göre daha hayâtî bir ehemmiyet arz etmektedir. Şayet bu hususta tembel davranırsa bir müddet sonra kendisi ve evlâdı da o yangının içinde helâk olacaktır.

ZAMANI BOŞ VE ABES ŞEYLERLE İSRAF ETMEMELİ

Aynen bunun gibi, günümüzde de zamanın nezâketi sebebiyle, diğer işlerden daha çok, Allâh’ın dînine revaç verebilmek, zaman husûsundaki mes’ûliyetimizin îcaplarındandır. Vakti en güzel şekilde değerlendiren ashâb-ı kirâm için hayâtın en zevkli ve mânâlı anları, insanlara tevhîd mesajını ilettikleri zamanlar idi. Bir sahâbî, îdâm edilmek üzere iken kendisine üç dakîka zaman tanıyan bedbahta teşekkür etmiş ve:

“−Demek ki sana hakkı tebliğ edebilmek için üç dakîkalık vaktim var. Umulur ki hidâyet bulursun.” demiştir.

Günümüzde de bir kısım insanlar îmansızlık ve ahlâksızlık erozyonunda kaybolup giderken, onlara tatlı bir lisan ile yaklaşarak İslâm’ın güzelliklerini, zarâfet ve nezâketini aksettirmek, her mü’min için büyük bir îman ve vicdan borcudur. Son derece kıymetli bir sermâye olan zamanı, boş ve abes şeylerle isrâf etmek, âhiret hayâtını tehlikeye atmaktır. Bu yüzden, gaflet perdelerini aralayabilenler için zaman, hiçbir şeyle kıyaslanamayacak derecede kıymetli bir nîmettir. Cenâb-ı Hak Asr Sûresi’nde:

“Asra (zamana) yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnâdır.” (el-Asr, 1-3) buyurmaktadır.

Zamana yemin ile başlayan bu sûrede; îman, amel-i sâlih, hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye ile ihyâ edilmeyen zamanların israf edildiği ve bir hüsran vesîlesi olduğu bildirilmektedir. Zamanı hakkıyla değerlendirenlerden istisnâ kaydıyla bahsedilmesi de, insanların bu hususta ekseriyetle aldandıklarına işâret eden acı bir hakîkattir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden ÖYLE BİR RAHMET Kİ, Erkam Yayınları.