İslâm'a Zarar Veren Dört Grup

İLİM

Muhammed Fazl Kimdir? Adı Muhammed bin Fazl, künyesi Ebû Abdullah, nisbesi el-Belhî. Horasan ve Irak şeyhlerinin büyüklerinden. Ahmed bin Hadraveyh' in müridi, Ebû Osman Hîrî' nin arkadaşı ve çağdaşı. Bazı görüş ve düşünceleri sebebiyle Belh'ın zahir ulemasıyla arası açıldı. Bu yüzden Belh şehrini terke mecbur kaldı. Semerkand'a yerleşti. Irak ve Hicaz bölgelerine seyahat etti. Horasan diyarının gönül erlerinin sevgisini kazandı. Kuteybe bin Saîd ve benzeri çağdaş muhaddislerden hadis rivayet etti. Hicrî 319, miladi 931 yılında Semerkand'da vefat etti.

Ebu Abdullah Belhî adıyla da anılan Muhammed Fazl, Ebû Osman Hîrî'nin hayranlığını kazanmıştı. Ebû Osman ona duyduğu kadar hiç kimseye meyil ve muhabbet duymamıştır. Ebû Osman şöyle konuşurdu: "Ben kendimi bu devirde yaşayan velîlerle özellikle Muhammed Belhî ile sohbete layık bulmuyorum. Eğer kendimde bu cesareti bulabilsem onun yanından hiç ayrılmazdım. O insanların simsarıdır, gönül erlerinin sarrafıdır."

DÜNYEVİ VE UHREVİ BEDBAHTLIĞIN ÜÇ ALÂMETİ

Bu iki gönül sultanı birbirleriyle sık sık mektuplaşırlardı. Bir defasında Ebû Osman ona "şakavet; yani dünyevî ve uhrevî bedbahtlığın alametlerini" sormuştu. Muhammed Fazl cevabî mektubunda şöyle yazdı:

"Üç şey bedbahtlık alametidir:

  1. İlme sahip olup amelden yoksun kalmak,
  2. Amele erip ihlastan mahrum olmak,
  3. Salihlerle sohbete yetişip onlara saygıdan uzak durmak."

Dünyada rahatın bulunacağını ummanın bir nefs hülyası ve ehl-i dünyanın kötü rüyası olduğuna inanırdı. Hırsla dünyalığını artırmaya çalışan müridin şakavet ve bedbahtlığa düşeceğini söylerdi. Ona göre zühd, kendisini aziz ve şerefli bilen kimsenin, dünyayı zelil ve hor görerek ondan yüz çevirmesiydi. Çünkü insan dünyaya malik olup onun karşısında kendisini frenlemezse zelil olurdu, dünyaya karşı tavır koyabilirse izzete ererdi. Dünya düşkünlüğünü, mide düşkünlüğü olarak görürdü. Kişinin dünyaya karşı zühdünün azlık ve çokluğu da bununla bilinirdi. Midene giren azsa, zühdün çok; midene giren çoksa, zühdün az; hatta yok demekti. Midene sahip olmaya gücün yeterse dünyayı başkalarına feda edersin, eğer buna gücün yetmezse kendin yersin, derdi.

İSLÂM'A ZARAR VEREN DÖRT GRUP

Dört grup insanın İslam'a zarar verdiğini ısrarla söylerdi:

  1. İlmiyle amel etmeyenler,
  2. Bilmedikleriyle amel etmeye kalkışanlar,
  3. Bilmediklerini öğrenme gayreti göstermeyenler,
  4. İnsanları öğrenmekten men'edenler.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Altınoluk Dergisi, 1989 - Kasim, Sayı: 045, Sayfa: 031