İslam Fıtri Bir Dindir

İSLAM

Fıtri din nedir veyahut ne demektir? İslam dininin fıtrî bir din olması, akla ters düşmemesi ne anlama gelir?

Bütün insanlığa hitap eden İslâm, esas kâidelerini, bir kavimde mevcûd olan ârızî, geçici veya kısmî husûsiyetlere göre değil, bütün beşeriyette mevcûd olan aslî, fıtrî, yaratılıştan gelen temâyül ve ihtiyaçlara göre tâyin eder. Bundan dolayı İslâm bir fıtrat dînidir ve eskimez. Onun îtikâdî esasları, hârikulâdelikler üzerine değil, akıl ve açık gerçekler üzerine binâ edilmiştir. Dolayısıyla ilmî hakîkatlerle aslâ çatışmaz. İbadet ve muâmelâta dâir emirleri incelendiğinde, bunların insan fıtrat ve aklına ne kadar uygun hükümler olduğu hemen görülecektir.

İnsanı diğer varlıklardan ayıran en mühim husûsiyeti akıl olduğu için, Kur’ân-ı Kerîm, akledip düşünme üzerinde çok durmaktadır. 750’ye yakın âyet-i kerimede insanları düşünmeye, araştırmaya ve aklı en iyi şekilde kullanmaya dâvet etmektedir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e îman etmeyen insanlar, “Bize mûcizeler göster de Allah’ına inanalım, peygamber olduğunu kabul edelim” dediklerinde, Allah Teâlâ onların bu tekliflerini beğenmemiş; varlığına ve birliğine inanmak için onları mûcize istemeye değil, yerlere ve göklere ibretle bakıp düşünmeye teşvik etmiştir.

İslâm akla bu kadar ehemmiyet verdiği için, onu perdeleyen sarhoş edici içkileri ve uyuşturucuyu yasaklamıştır. Zira insan için uyanık olmak daha faydalıdır, uyuşuk ve kendinden geçmiş olmanın bir faydası yoktur.

İslâm, fıtrî bir din olmasının tabiî bir neticesi olarak, dâimâ realist hükümler ortaya koyar. Onda, tatbik imkânı olmayan, insanları meşakkatlere sürükleyen ve fıtratı zorlayan hükümler yoktur. Meselâ abdest almak için su yoksa veya hastalık sebebiyle kullanılamıyorsa teyemmüm yapılır. Namaz ayakta kılınamıyorsa oturarak, yatarak ve hatta îmâ ile kılınır. Oruç tutulamıyorsa ya kazaya bırakılır ya da fidye verilir. Zekât ve hac, mâlî durumu iyi olan kimselere farzdır. İslâm’ı tebliğ eden bir Müslüman, sadece onu güzel bir üslupla anlatmaktan sorumludur, “ne yapıp edip bütün insanları Müslüman yapmak” gibi bir mecbûriyeti yoktur…

Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Kurtuluş Yolu, Erkam Yayınları