İslâm Dünyasının Üç Hakikât Karşısındaki Tutumu

İSLAM

Bilgi ile aramızda olan ilişkiyi anlatırken yer yer abartılar yaparız, bilgi gözümüzde büyür. Kendi dünyamıza döner bazı itiraflarda bulunuruz.

İnsanlık tarihi ortada! Bugünden geriye doğru gittiğimizde sekiz bin yıllık bir kültür birikimi bizi karşılıyor. Tarih Sümerlerin yazıyı bulduğu vakitleri başlangıç olarak kabul ediyor, oradan günümüze geliyor. Peki dünyada hayat ne kadar yıldır sürüp gidiyor? Yüzbinlerce yıl olduğu söyleniyor.

UNUTULAN, YİTİP GİDEN UYGARLIKLAR YOK MU? 

Elbet nice şeylerin bu gün bilinmediğini görüyoruz. Biz bilinenleri ele aldığımızda üç önemli hakikatle karşılaşıyoruz; varlık, bilgi, ahlâk. Üçlü hakikat bu şekilde sıralanır. Bugün dünyadaki bütün insanlığın uğraştığı temel konular bunlardır. Eski bilgilerin kıymeti yeni dünyaların özlemi bu kavramlar ışığında yeniden kurgulanacak hayat bu mecrada akıp gidecektir.

İSLAM DÜNYASININ ÜÇ HAKİKAT KARŞISINDAKİ TUTUMU

İslam dünyasının üç hakikat karşısında aldığı tutum nedir? Bu konu hakkında neler yazılıyor diye baktığımızda Muhammed İkbal’in “İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden Doğuşu” kitabını görüyoruz.

Varlık mevzuunu hayatımızın merkezine yerleştirmemiz şart. Varlık ülküsünü motif motif dokumamız gerek. Modern dünyanın varlık olgusu hakkında ortaya koymuş olduğu sözlere gönül dünyamız çok da itibar etmiyor. Kâdim değerlerin taşıyıcıları olarak bizler, varlık hakkında neler söylüyoruz.

“Alan sensin, veren sensin, kılan sen

Ne verdinse odur dahi nemiz var” diyen Aziz Mahmud Hüdayi’nin varlık anlayışı bu gün bize ne söylüyor? Varlığımızı öz değerler üzerine bina etmek lâzım, peki varlığımızdan çıkarttığımız cürufu nereye dökeceğiz?

MEDENİYET ATILIMI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN...

“Düşünüyorum öyleyse varım” cümlesi modern zamanların varlık zemini oldu. Eğer biz de yeni bir medeniyet atılımı gerçekleştirmek istiyorsak varlığı anlamlı kılacak damıtılmış sözleri hakikatin eşiğine getirmek zorundayız. Var olduğumuz gerçeği üzerinde çokça durmalı, varlık dünyasının paslarını ibadetle silmeliyiz. Varlıkta Hakkı tanıyan O’na iman eden kişinin Hak’la anlamını bulduğu bir dünyanın muştularını etrafımıza yaymalıyız.

“Aşka kuluz, aşk zehri bize Lokman görünür

Can gözüne bir katre yedi umman görünür

Yanmada bulmuşuz biz gönül için ferahı

Tanrı sevgisi ferman, akıl derman görünür” diyen Semih Sergen varlığa farklı bir pencere açıyor.

Bilgi konusunu eğitim-öğretim karmaşasından uzak bir alana taşımak zorundayız. Yük haline getirilen bilgi bizi bir arpa boyu ilerletmez. Herkese her şey öğretilmekten vazgeçilmeli bilgi ehline verilmelidir.

AHLÂK ATAN YÜREĞİMİZDİR!

Dünyanın neresinde olursak olalım temel ahlâk anlayışı aynıdır. Cana, mala, namusa, akla ve dine hürmet etmek. Vicdanların penceresini Allah’a açabilmek. Bu önemli konuların imtihanı tabii ki insanla yapılıyor, bakalım kim bu imtihandan yüzakı ile çıkabilecek?

Kaynak: Ali Büyükçapar, İnsanın İmtihanı, Altınoluk Dergisi, Şubat 2015.