İnsanın Maymundan Geldiği İddiası

İLİM

Evrim teorisi neyi savunur? Java adamı, Pekin adamı ve Piltdown adamı nedir? Evrimi savunanların verileri çarpıttığı nasıl ortaya çıktı? “Maymundan geldik” diyenlere cevap!

Bazı biyoloji uzmanları insan ile hayvan arasındaki farkı yalnız madde yönüyle inceliyor. Halbuki insanla hayvanlar arasındaki en büyük fark, insanın ruh, akıl ve irade gücü gibi yeteneklere sahip olmasıdır. Kısaca insanda ruh vardır, bu ilk olarak Hz. Âdem’e verilmiştir. İnsan şeklen maymuna benzetilse de insanda insâni ruh vardır, maymunda ise bir hayvardır ve hayvansal ruha sahiptir.

Bu iddia özellikle Carles Darwin (1809 - 1882) üzerinden sürdürülmüştür. Darwin soyu tükenmiş dişsiz hayvan türlerini inceledikten sonra, türlerin sabitliği konusunda şüpheye düşmüş ve ünlü “Evrim” teorisini öne sürmüştür. Buna göre, aynı kökten gelen türler çevre, beslenme vb. etkilerle değişim gösterir, böylece vücudu ve üreme hücreleri değişikliğe uğrar. Diğer yandan tüm canlılar yaşamak için mücadele ederler ve ortama en elverişli olanlar yaşar. Böylece doğal ayıklanma, yeni türlerin oluşmasını ve çevreye uyum yolu ile sürekli evrimi sağlamıştır.

Darwin’in iddiaları bir kesinlik taşımaz, bir teori ve nazariyeden ibarettir. Çok tartışılmış ve birçok iddiaları çürütülmüştür. Bu yüzden canlı türlerin, meselâ insanın maymundan uzun evrim sonucunda oluştuğu iddiası artık bilim çevrelerinde terkedilmiştir. Günümüzde biyoloji bilimi, türler arasında bir geçiş olamayacağını ortaya koymuştur.

İslâm dini ve diğer semavî dinler ise insanın hayata insan olarak başladığını ve başka bir türden evrimin söz konusu olmadığını ortaya koymuşlardır.[1]

TİN SURESİ 4. AYET

İnsanın menşeini bir hayvana bağlamak, onun duygularını ve yaratılış cevherini temel türden ayırmak demektir. Halbuki, insan yaratıkların en şereflisi olarak ve en üstün kıvamda yaratılmıştır. Âyette şöyle buyurulur:

“Biz insanı en güzel şekilde yarattık.”[2]

MAYMUNDAN GELDİK DİYENLERE CEVAP

Bazı hayvan fosilleri üzerinde araştırma yapanlar, bunların insanın atası olabileceğini öne sürmüşlerdir. Ancak bunun bir yanıltma çabası olduğu zaman içinde ortaya çıkmıştır. Aşağıda konu ile ilgili üç örnek üzerinde duracağız:

1) Java Adamı: Bu fosile ait parçalar; yarım kafatası, bir uyluk kemiği, iki büyük ve bir küçük azı dişinden ibarettir. Bu parçalar ayrı yer ve zamanlarda 1891-1898 yılları arasında toplanmıştır. Son yapılan araştırmalarda bu kafatasının şempanze maymununa, büyük iki azı dişinin orangutana, küçük azı dişi ile uyluk kemiğinin insana ait olduğu ortaya konulmuştur. Nitekim bu fosilleri toplayan Dubois de, hayatının sonuna doğru gerçeği itiraf edip Java Adamı dediği gibbon maymunu olduğunu açıklamıştır.

2) Pekin Adamı: Bu yaratığın üç azı dişi, kafatası parçası ve iki alt çeneden ibaret olduğu iddia edilir. Çünkü bu fosile ait ilde sadece iki iki azı dişi dışında bulgu yoktur. 1921-1928 yılları arasında Dr. Black tarafından bulunan bu fosillerin 2. Dünya Savaşı sırasında Japonları’ın Pekin’i istilası esnasında kaybolduğu söylenir. O’Connel’e göre, bu fosiller orangutan maymununa ait olup, bu gerçeği gizlemek için evrimciler tarafından imha edilmiştir.

3) Piltdown Adamı: İngiltere’de bulunan ve 1912’den 1960’lara kadar hakkında ciltlerle kitap yazılan bu fosilde; kafatası, çene kemikleri ve dişler tamdır. Yaklaşık beş yüzbin yıl önce yaşadığı bildirilmiştir. Ancak 1955 yılında yapılan fluor testinde bu fosilin çok yeni olduğu, daha sonra yapılan detaylı araştırmalarda ise bu fosile ait kafatası ve dişlerin insana ait olduğu, çene kemiklerinin ise on yaşındaki bir oranfutan maymununa ait bulunduğu ortaya konulmuştur. Hatta insana ait dişlerin, maymunun çene kemiğine uyarlanması için eğelenenerek inceltildiği tesbit edilmiştir. İşte evrim nazariyesini savunmak için okul kitaplarına kadar giren, hayal ürünü maymun insan arası resimlerin arka planında bu gerçekler yer almaktadır.[3]

Sonuç olarak insanoğlunun ilk ataları Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva’dır. Bunun aksi olan bir görüş günümüze kadar isbat edilmiş değildir. İnsan tarih boyunca, kendi çevre şartları içinde gelişimini sürdürmüş, belki yeni yeni ilim ve kültür faaliyetleri, ona yeni bir ruh zenginliği ve beyin gücü kazandırmıştır. Ancak bu durum insanın yüzyıllar içinde iptidaî bir varlıktan evrime tâbi tutulduğu anlamına gelmez.

Dipnotlar:

[1] bk. A’râf, 7/11; Bakara, 2/30 vd.; Sâd, 38/71 vd.; Hicr, 15/28 vd. [2] Tîn, 95/4. [3] bk. Henry M. Morris, Terc. Heyet, Yaratılış Modeli, Neşr., M.E.G.S.B., Ankara 1985, s. 157-161; dinimizislam.com/ detay.asp?Aid= 3841.

Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları