İnsanın Gönül Yapısı Nasıldır?

HAYATIMIZ

Allah Teâlâ, her insanın iç dünyasını birbirinden farklı yaratmıştır. Bu sebeple topluluğun bulunduğu yerde görüş farkının vukû bulması gâyet tabiîdir.

Şeyh Sâdî Hazretleri, insanın gönül yapısını üç kategoride değerlendirerek şöyle buyurur:

1) Gönül ehli iki kâmil insan, aralarında bir kılı bile muhafaza eder ve onu koparmazlar.

2) Eğer iki kişiden biri hoyrat, diğeri akl-ı selîm sahibi ise de böyle hareket ederler.

3) Her ikisi de câhilse, aralarında zincir de bulunsa, onu kırıp koparırlar.”

“On adam bir sofrada yemek yer de, iki köpek bir leş üzerinde geçinemez.”

KÂMİL MÜ'MİNİN FÂRİK VASIFLARI

Kâmil bir müʼminin fârik vasıflarından biri de geçim ehli olmasıdır. Nitekim Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Mü’min, başkalarıyla ülfet eder (hoş geçinir) ve kendisiyle ülfet edilir. Kimseyle ülfet etmeyen ve kendisiyle de ülfet edilmeyen kişide hayır yoktur.” (Ahmed, II, 400, V, 335)

Rabbimiz; mü’minlerin, birbirini yıkayan iki el gibi olmalarını arzu etmektedir.[1] Birbirini yıkayan iki elden maksat, birbirinin maddî-mânevî noksanını telâfî etmek, ayıp ve kusurlarını örtüp affetmek, sevincini de üzüntüsünü de paylaşmak, yâr olup bâr (yük) olmamak, birbirine dâimâ hakkı ve hayrı tavsiye edip bâtıl ve şerden sakındırmak, ihtilâfları husûmet ve dargınlığa dönüştürmemek için; “Ben haklıyım, sen haksızsın!” gibi münâkaşaları terk ederek her hâlükârda İslâm kardeşliğini yaşatabilmektir. Zira bu husustaki ilâhî emir çok açıktır:

“…Siz (gerçek) mü’minler iseniz Allah’tan korkun, (mü’min kardeşleriniz ile) aranızı düzeltin, Allah ve Rasûl’üne itaat edin.” (el-Enfâl, 1)

HER İNSANIN İÇ DÜNYASI FARKLIDIR

Allah Teâlâ, her insanın iç dünyasını birbirinden farklı yaratmıştır. Bu sebeple topluluğun bulunduğu yerde görüş farkının vukû bulması gâyet tabiîdir. Mühim olan, her farklı düşünceyi İslâm’ın telkîn ettiği kardeşlik rûhuyla telif ederek gönüllerde husûmet ve ayrılıklara mahal vermemektir.

“BENLİK” ZEHİR SAÇIYOR

Günümüz toplumunda boşanma oranlarındaki tehlikeli artış, geçimsizlikler, sabırsızlıklar, münâkaşalar, çatışmalar ve huzursuzluklar, dâimâ fedakâr, diğergâm ve gönül ehli insan eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Mânevî terbiye noksanlığı sebebiyle nefisler azgınlaşmakta; insanları hodgâm, egoist, menfaatperest ve “ben” merkezli yaşamaya dûçâr etmektedir. Bu hâl ise kardeşlik, dostluk ve birlik-beraberlik duygularına zehir saçmaktadır.

[1] Bkz. Süyûtî, Câmiu’l-Ehâdîs, no: 21028.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013