İnsanı Sömürmeyen Tek Sistem; İslam

HAYATIMIZ

Kapitalizm ve Komünizm gibi şer akımlarının hayat ve iktisat anlayışıyla İslam'ın hayat ve iktisat anlayışı arasındaki fark nedir?

GLOBAL KÜLTÜR İSTİLASI ZEHİR SERPİYOR

Günümüzde global kültür istilâsı, televizyon ve internetin menfî telkin ve şartlandırmaları da âdeta ruhlara zehir serperek mânevî hassâsiyetleri dumura uğratıyor; kapitalist düzenin israf değirmenine su taşıyor.

VAHŞİ KAPİTALİZM İNSANLIK ENKAZIDIR

Vahşî kapitalizmin neticesi, bir insanlık enkâzıdır. Zira insana gözyaşını unutturur; merhametini yitirmiş bir vicdan ortaya çıkartır. Rûha şifâ verecek eczâhânelerin kapısına da kilit vurur.

KAPİTALİST VE KOMÜNİST SİSTEMLER SÖMÜRÜCÜDÜR

Gerek kapitalist, gerekse sosyalist ve komünist sistemlerin yapısında, fazilet ve kalbî hassâsiyetlere yer yoktur. Birinde mülk toplumundur, diğerinde ise ferdindir. Yani malın yerini tespit hususunda ihtilâfları vardır. Her ikisinde de çıkarcı ve sömürücü bir zihniyet hâkimdir. Fertler, bir çarkın dişlisi hâlinde telâkkî edilir.

İSLAM’DA MÜLK ALLAH’INDIR

İslâm’da ise mülk, Allâh’ındır. Bütün mülkler, -bugünkü yaygın tâbiriyle- bir nevî “devre mülk”tür. Kul, kendisine belli bir süreliğine emânet edilen bu mülk üzerinde ancak bir tasarruf memuru mevkiindedir.

Bu sebeple İslâmʼda, bir gün bırakılıp gidilecek olan maddî kazancı elde etmek için; insanı ve toplumu sömürmek, kul hakkına girmek, ilâhî hudutları çiğnemek aslâ yoktur. İslâm iktisâdı, insanın problemini çözmekle başlar. Paylaşmak ve başkalarına, bilhassa da ihtiyaç sahiplerine faydalı olmak şarttır, farzdır.

Rasûlullah Efendimiz buyurur:

“Her sabah iki melek iner. Biri; «Yâ Rab! İnfâk edene, infâkına karşılık yenisini ihsân eyle!» der. Diğeri de; «Yâ Rab! Cimrilik edenin malını telef et!» diye duâ eder.” (Buhârî, Zekât, 27; Müslim, Zekât, 57)

ZENGİNİN MALINDA MUHTACIN HAKKI VARDIR

Âyet-i kerîmede:

“Sâilin (muhtâcın) ve mahrumun (iffeti dolayısıyla isteyemeyenin), onların (zenginlerin) mallarında muayyen bir hakkı vardır.” (ez-Zâriyât, 19) buyrulur.

Bu düstur, hem parayı kullanma eğitimidir, hem de gönülleri kaynaştırma vesîlesidir.

Yani İslâm, hayatın her sahasında olduğu gibi ticârî ve iktisâdî faaliyet sahasında da bir nizam vaz etmiştir. Helâl ve haram hudutları koymuştur. Merhamet ve şefkati emredip müʼmini müʼmine zimmetli olarak telâkkî ettirmiştir. Kazancı; “hak”, “adâlet” ve “merhamet”le mezcettirmiştir.

KAPİTALİST SİSTEM SADECE KÂRINI DÜŞÜNÜR

Kapitalist sistem, sadece maddî menfaatini ve kârını düşünür. Onun gözünde insan, ekonomi çarkını döndüren dişliden farksızdır. Bu yüzden insanı acımasızca sömürür. Gayesine ulaşmak için her yolu meşrû sayar.

İslâm ise kapitalizmin zıddına, bir vicdan muhâsebesi yaptırır. “Nereden ve nasıl kazandın; nereye ve ne şekilde sarf ettin?” suâlini sorar.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Müslümanın Para ile İmtihanı / Erkam yayınları, 2013