İmanın En Kısa Şekli

Akaid

İcmalî ve tafsilî iman ne demektir?

İmanın en özlü ve en kısa şekli icmalî iman ve tafsili imanın üç derecesi...

İCMALÎ İMAN NEDİR?

İnanılacak şeylere topluca inanmaktır. İmanın en özlü ve en kısa şekli olan icmalî iman, tevhid ve şehadet kelimelerinde özetlenmiştir. Kelime-i Tevhid:

لَ اِلَهَ اِلَّ اللهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ

“La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah!” Manası şu şekildedir:

“Allah’tan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed O’nun elçisidir.”

Kelime-i Şehâdet:

أَشْهَدُ أَنْ لَ اِلَهَ اِلَّ اللهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resülühü.” Manası şu şekildedir:

“Allah’tan başka Tanrı olmadığına, Muhammed’in, O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim.”

İmanın ilk derecesi ve dinin temeli budur. Gerçekte Allah’ı yegane ilah tanıyan; Hz.Muhammed‘i (s.a.v.) O’nun Peygamberi olarak kabullenen kişi, diğer iman esaslarını ve Peygamberimizin getirdiği bütün hususları da toptan kabul etmiş demektir. Çünkü diğer inanç esasları, Hz.Peygamber aracılığıyla bize bildirilmiş, onlara inanmanın gerekliliği Peygamberimiz kanalıyla bize ulaşmıştır. O halde Allah elçisini tasdik, O’nun bildirdiği şeylerde O’nu gönülden doğrulamak demektir.

Kelime-i tevhid ve kelime-i şehadeti inanarak söyleyen kimsenin imanına, inanılacak bütün esasları ayrı ayrı söylemediğinden dolayı, “İcmali İman (Toptan iman)” denmektedir. Mü’min sayılabilmek için, icmali iman yeterli olmakla birlikte kişinin, dinin diğer hükümlerini ve inanılması gerekli olan esasların her birini teker teker öğrenip onlara inanamalıdır.

TAFSİLİ İMAN NEDİR?

İnanılacak şeylerin her birine, açık ve geniş şekilde inanmaya tafsili iman denir. Tafsili iman üç derecede incelenmektedir:

Birinci Derece: Allah’a Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın peygamberi olduğuna ve ahiret gününe kesin olarak inanmaktır. Bu, icmali imana göre daha açık ve daha geniştir. Çünkü burada ahirete iman da yer almaktadır.

Nitekim bazı ayetlerde Allah’a ve ahiret gününe iman birlikte vurgulanmıştır:

“Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisa Suresi, 162)

İkinci Derece: Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, öldükten sonra tekrar dirilmeye, cennet ve cehennemin, sevap ve azabın varlığına, kaza ve kadere ayrı ayrı inanmaktır. Tafsili imanın ikinci derecesinde yer alan esasların pek çoğu bir arada şu ayette zikredilir.

“Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve Peygamberlere iman edenlerin (tutum ve davranışları)dır.” (Bakara Suresi, 177)

Üçüncü Derece: Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah katından getirdiği ve bize kadar yalan üzerine birleşmesi aklen imkansız görülen büyük bir topluluk tarafından (tevatür yoluyla) ulaştırılan bütün haberleri ve hükümleri tasdik etmektir. Bir başka ifadeyle manası apaçık (muhkem) ayet ve mütevatir hadislerle sabit olan hususların hepsine ayrı ayrı, Allah ve Resulü’nün bildirdiği şekliyle inanmaktır. Mesela namaz, oruç, zekat, hac ve diğer farzları; helal ve haram olan şeyleri öğrenip, bunların farz, helal ve haram olduklarını kalpten tasdik etmek, tafsili imanın üçüncü derecesidir.

Müslüman olmayan bir kimse, icmali iman ile İslam dininin kapısından içeri girer, bir diğer ifadeyle Müslüman değilken Müslüman olur. Fakat tafsili iman ile bir Müslümanın imanı olgunlaşır, sağlam temeller üzerine oturur. Bir müminin Allah’ı ve O’ndan geleni kalpten tasdik ettikten sonra Peygamberimizin, farz olarak bildirdiklerini farz, haramı haram, helali de helal olarak kabul ve tasdik etmesi gerekir. Hasılı, tafsili imanın üçüncü derecesi, inanılması zorunlu olan bütün inanç, ibadet ve hükümlere olduğu gibi inanmayı içerir.

Kaynak: İslam Akaidi, Erkam Yayınları