İlim Engellere Takılmayanlara Kapı Aralar

İLİM

İrâde güçlü olursa, hiçbir engel mâzeret teşkil edemez. Âdetâ bütün sebepler, irâde sahibinin emrine girer. Yol açılır ve hedefe bir şekilde erişilir. Böyle bir yolculuktan geçen kaynak bir eserin yazılış hikayesi...

“Devrindeki ve kendisinden sonra gelen âlimlerin “Şemsü’l-eimme” (İmamlar güneşi) diye lakaplandırdıkları âlim, zâhid, fakîh, müfessir “Muhammed İbn Ahmed es-Serahsî” Hicrî V. asırda yaşamış, bir ilim, irfan ve irşad ehlidir.

Bu aziz insan, bulunduğu bölgeye hükmeden hâkana, bazı davranışlarını İslâm’a uygun bulmadığını söylediği, şer’-i şerîfe uymayan bu çeşit davranışla­rından vaz geçmesini hatırlattığı ve ilminin gereği olan nasihati yaptığı için hapse mahkûm edilmişti.

Bu irfan sahibi insanın söylediklerini nefis konusu yapan hakan, bu hapsin kuyu hapsi şeklinde infazını emretmiş, sevenlerinin başından sanki kaynar sular boşalmış ama ricâlar fayda vermemişti.

Kendisi için hazırlanan kuyuya indirilen “Şemsü’l-eimme İmam Serahsî”nin ihtiyaçlarını bile bu kuyuda karşıladığı, yiye­ceklerinin sepetle kuyuya indirildiği kaynaklarda yer alır.

İmam Serahsî, günler birbirini takip etmeye başlayıp, ömrünün geri kalan bölümünün bu kuyuda heba olacağından korkunca, hasret ve üzüntü ile kendisini bekleyen talebelerine, kuyu başına gelmeleri için haber göndermişti.

Çağrıyı duyan talebeler geldi. Kısa bir süre sonra tarih, yepyeni bir ibret levhasına şahit oluyordu. İmamlar güneşi, kuyudan söy­lüyor, talebeler kuyunun ağzına halka olmuş onun söylediklerini yazıyor­lardı.

Âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerifler, sahâbîlerden gelen rivâyetler, ulemânın görüşleri, münazaralar, âlimlerin birbirlerine cevabları, birer birer dudaklardan dökülüyor, satırlara geçiyor, bir araya geliyor, birbirine perçinlenip kitap oluyordu.

Bugün, otuz cilt olarak basılmış, her iki cilt bir kapak altında toplana­rak piyasaya onbeş cilt olarak çıkmış ve kaynak eserler arasında yerini al­mış olan Mebsût isimli dev eser, işte böylece tamamlanıyordu.”[1]

İrâde güçlü olursa, hiçbir engel mâzeret teşkil edemez. Âdetâ bütün sebepler, irâde sahibinin emrine girer. Yol açılır ve hedefe bir şekilde erişilir.

[1] Şerafettin Kalay, Örnek Nesil, I, 236-237.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları